"Uzlaşamama Komisyonu'na dönüştük"

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yeni bir anayasa çalışması için Meclis çatısı altında kurulan uzlaşı komisyonunun, uzlaşamama komisyonuna dönüşmek üzere olduğunu belirtti.

Uzlaşamama Komisyonuna dönüştük
17 Mayıs 2013 Cuma 21:16 tarihinde eklendi.


Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi'nde düzenlenen ‘Temel Haklar ve Anayasa’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, öğretim görevlileri ve öğrencilere seslendi.

Anayasa Mahkemesi'nin, iktidar ve muhalefet arasında hakemlik yapan bir kurum olduğunu dile getiren Kılıç, “Meclis'te 20 ay öncesinde bir uzlaşma komisyonu oluşturuldu. Üzülerek ifade edeyim ki bu komisyon uzlaşamama komisyonuna dönüşmek üzere. Arzu etmeyiz tabi böyle bir noktaya gelmelerini. Ancak görünen o ki bu çalışmaların olumlu bir şekilde sonuçlanacağı konusunda çok umut var olmadığımızı belirtmek isterim.” dedi. Komisyonun büyük bir özveri ve heyecanla kurulduğunu anımsatan Kılıç, Meclis'teki güçlü parti temsilcilerinin eşit şekilde temsil edilmek üzere bu komisyona üye verdiklerini hatırlattı.

Bugün gelinen nokta itibariyle komisyon üyelerinin, ceplerindeki kırmızı çizgileri yeni ortaya koyduğunu söyleyen Kılıç, “Görüyoruz ki 18 ay sonra bu komisyonda görev yapan arkadaşlarımız ceplerindeki kırmızı çizgilere havi olan önerilerini ortaya çıkartmaya başladılar. Kırmızı çizgiler ortaya çıktıkça da söylediğimiz yeni bir anayasa kurma arzusu zora girmeye başladı.

Sivil toplum örgütlerimiz belki tarihinde hiç olmayacak kadar büyük bir heyecanla uzlaşma komisyonu havuzunu önerileriyle doldurdular. O kadar güzel şeyler geldi ki eğer arzu edilseydi çözülmeyecek hiçbir sorun yoktu. Halkımızdan gelen bu bilgilere baktığımız zaman 29 harfi kapsayacak şekilde projeler vardı. Ancak üzülerek ifade edeyimki bu komisyonda görev alan arkadaşlarımız, tekliflerini sunduktan sonra maalesef anlaşmak üzere, uzlaşmak üzere bir görüşme aşamasına geçemediler.” diye konuştu.

"ANAYASA EŞİTTİR İNSANLIK ONURUDUR"

Anayasa Mahkemesi'nin 51. kuruluş yıl dönümünde yaptığı konuşma nedeniyle bazı kesimlerin devlet nerede, millet nerede, cumhuriyet nerede, laiklik nerede gibi bir takım eleştiriler yönelttiğini hatırlatan Kılıç, “Bu konuşmada ben şöyle bir söz sarf ettim; ‘Bütün siyasi partilerimizin olması gereken kırmızı çizgileri ancak ve ancak insan onuru olmalıdır’ dedim. Ancak bu insanlık onurundan ne anlaşılması gerektiği konusunda gelin sizlerle biraz daha konuşalım. Görev yaptığım süre içerisinde eğer anayasa nedir? Diye bana bir soru sorarsanız, söyleyeceğim bir tek kelime vardır. ‘Anayasa eşittir insanlık onurudur’ bunun dışında başka hiçbir şey söylemem.

O konuşmada ifade ettiğim şey şu; ‘insan onuru Yaratan'dan izler ve işaretler taşıyan bir varlık.’ Bu, çok kıymetli. Bu kainat yaratılıyor ve insanın emrine veriliyor. İnsanlık onurunun örtüsünü kaldırdığınız zaman altından insanların temel hak ve özgürlükleri ve adalet çıkar. İşte biz insanlık onuru derken, temel insan haklarının ve adalet içinde yaşayan, mahkemelerin bu adalet duygusunu güvenle teminat altına aldığı bir dünyayı kast ediyoruz.

Arkadaşlar haklarınız, özgürlükleriniz yoksa ve adalet içinde eşit bir birey olarak yaşamıyorsanız bu devletin, bu dünyanın bir anlamı var mı? Her hak ihlali insan onurunda açılan bir yaradır. Bu yarayı açmaya kimsenin hakkı yoktur. Değiştirilmemesi gereken bir kırmızı çizgimiz varsa herkesin kırmızı çizgisinin bu olması gerekir.” açıklamasında bulundu.

"YARGI İKTİDARI BAŞ ROLLERİ OYNADI"

‘Bizim hem yargımız, hem yasamamız, hem yürütmemiz içi çok yanlış bir şekilde dolduruldu’ diyen Kılıç, bu niteliklerin anayasada açıkça ifade edilmediği için yargının, elitlerin ve vesayetlerin aracı haline geldiğini söyledi.

Bu kavramların, devletin gerçek sahibi olduğunu iddia edenlerin hayat tarzının güvencesi haline dönüştüğünü ifade eden Kılıç, “Uygulamadan doğan sorunlar diye nitelediğimiz sorunlarımızın kaynaklarından birsi maalesef budur. Bu sorunların baş rollerinde yargı iktidarı yer aldı. Yargıya baktığımız zaman, maalesef şunu gördük; ‘Mademki siz bizim arzu ettiğimiz, bizim ortaya koyduğumuz bu ideolojinin mensuplarına oy vermiyorsunuz. Ben de sizin oy verdiğiniz insanları çalıştırmamak suretiyle sizden intikam alacağım’ dedi ve intikamını aldı.”

"KAPATMAKTAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY YAPMADIK"

Anayasa Mahkemesi'nin 2000 yılına kadar 25 parti kapattığını kaydeden Kılıç, parti kapatmaların zorlaştırıldığını aktardı. Bu ülkede seçmenin yüzde 47 oy verdiği bir siyasi partinin, gazete kupürleriyle kapatmaya çalışıldığını söyleyen Kılıç, geçmişte yapılan haksızlıkları ‘zalimlikle’ niteledi. Kılıç, şöyle konuştu: “Şöyle bir geriye baktığımızda kendi kurumumda başta olmak üzere ekonomik, sosyal ve siyasal alanda yasama ve yürütme organının yapmak istediği şeyleri engellemekten başka, hatta ve hatta kapatmaktan başka hiçbir şey yapmadık. Anayasa Mahkemesi, 2000 yılına kadar 25 tane parti kapattı. Niye kapattı? O şunu söyledi, bu şunu söyledi diye kapattı.

Kapattığımız partilerin ya bir ya iki tanesinde şiddet unsuru vardı. Onun dışındakiler bu günle mukayese edilmez. O toplantıda şunlar giyildi, başörtüsü takıldı şeklindeki gerekçelerle bu partilerimizin kapsına kilit vurduk. Partiler mezarlığına çevirdik. 2000’li yıllardan sonra bu düşüncenin değiştiğini ifade edebilirim. Anayasa Mahkemesi'ne 2000’li yıllardan sonra parti kapatmayla ilgili dava açıldı, bunlardan bir tanesi kapatıldı. O da şiddete başvurduğundan dolayı. Onun dışındaki partiler tamamen ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek kapatılmadı. Artık size aydınlık Türkiye’nin müjdesini veriyorum. Bu gibi durumları bundan sonra hiç yaşamayacağız. Çünkü sizin üzüldüklerinize üzülen, sevindiklerinize sevinen insanlar var artık.”

"LAİKLİK ADI ALTINDA OLMADIK MASKARALIKLAR ÇIKARTILDI"

Öğrencilerin üniversite kapılarında çift kimlikli yapıldığını savunan Kılıç, “Hatırlayın, bu yavrular, okulun kapısına kadar bir kimlikle geldiler, üniversitelerin kapısından girdikten sonra, ikinci kimlikleri ortaya çıktı. İkna odalarında ikna edildiler ve kimliklerini değiştirerek içeriye girdiler. Bu, ne utanç verici ve onur kırıcı bir hadiseydi. Kimin hakkı vardı bu insanları çift kimlikli yapmaya? Ne oldu? Bu çocuklar şimdi derslerine devam ediyorlar. O zaman söylenen hangi sakınca gerçekleşti? Laiklik adı altında olmadık maskaralıklar çıkartıldı.” ifadesini kullandı.

Konferansta sık sık hak ve özgürlükler vurgusu yapan Kılıç, 4+4 yasasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararını açıkladığını ve bu kararla, yasakta eşitliği sağlayan bir laiklik anlayışı yerine, imkanlarda eşitlik sağlayan, pozitif anlamda bir laiklik anlayışının ortaya koyulduğunu belirtti.

Konuşmasında, 28 Şubat sürecindeki ikna odalarının mimarlarına da göndermede bulunan Kılıç, “Bizim bu kararımıza bazı kesimlerden ciddi tepkiler geldi. Saygıyla karşılıyorum. Ama biri vardı ki işte o ikna odalarının kurucusu olan hanımefendi, Anayasa Mahkemesi'ne karşı çok ağır cümlelerle bu Anayasa Mahkemesi'nin koyduğu yeni laiklik anlayışını eleştirdi. Bu eleştiri üzerine biz şunu dedik; ‘Demek ki biz doğru yoldayız.’ değerlendirmesinde bulundu.

"GENEL BAŞKANLARIN EL SIKIŞMASI TANSİYONU 2-3 DERECE DÜŞÜRÜYOR"

Son yıllarda Türkiye’de ciddi bir gerilim havası yaşandığına dikkat çeken Kılıç, bunun sonucunda kin ve nefret söylemlerinin üretilmeye başlandığını dile getirdi. Bu nefret söylemlerin engellenebilmesi için mahkemelere mektup yağdığını belirten Kılıç, şunları söyledi:

“Şu anda mahkemelerimizde 180 bin hakaret davası bulunuyor. Bu durum, ülkemizde gerilim sonucunda öfke, kin ve nefret kültürünün nerelere geldiğinin en güzel göstergesinden birisi. Biz demokrasinin uzlaşma kültürünü kullanmalıyız. Birbirimizin yüzüne bakmalıyız. Bunu yapmadığımız sürece, el ele vermediğimiz sürece bu sıkılı yumruklar kalkmaya devam edecektir. Böyle bir ortamda da barışı yakalayamayız. Sayın genel başkanlar geçenlerde bir törende birlikte oldu. İkisine de söyledim ‘bu günlerde el ele verdiğiniz her tokalaşma inanın bu ülkede tansiyonu en az 2-3 derece düşürüyor’ dedim. Farklılıklarımızla aydınlık bir Türkiye oluşturmak istiyorsak bu barış iklimini sağlamak zorundayız.”

Konuşmanın ardından, Kılıç'a, KSÜ Senatosu'nun kararıyla sosyal bilimler alanında fahri doktora unvanı verildi. Kılıç'ın cübbesini, KSÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan giydirdi.

Konferansa; Vali Şükrü Kocatepe, Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, AK Parti Kahramanmaraş milletvekilleri Yıldırım Ramazanoğlu, Sıtkı Güvenç, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçük, İl Emniyet Müdürü Metin Aşık, Baro Başkanı Metin Doğan, AK Parti İl Başkanı Fatih Mehmet Erkoç ile akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.


CİHAN