Yeni anayasanın tarifini yaptı

Cumhurbaşkanı Gül, yeni anayasanın Cumhuriyetin temel ilkelerinden taviz vermemesi gerektiğini vurguladı.

Yeni anayasanın tarifini yaptı
25 Nisan 2012 Çarşamba 13:06 tarihinde eklendi.

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Anayasa aracılığıyla bir önceki dönemin mağdurlarını muktedir ve mağrur kılma çabası hep menfi neticeler doğurmuştur çünkü anayasalar, yalnızca bugünün güç dengelerine ve ihtiyaçlarına göre dizayn edilemez'' dedi. 
 
Gül, Anayasa Mahkemesi'nin 50. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen uluslararası sempozyumda yaptığı konuşmada, yeni anayasaya ilişkin görüşlerini açıkladı. 
 
Anayasaların tepkisel saiklerle hazırlanmaması gerektiğini söyleyen Gül, anayasaların, toplumun gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak, gelişmesine izin verecek sadelik, esneklik ve tutarlılık içinde olması halinde kalıcı olabileceğini belirtti. Gül, İngiliz ve Amerikan anayasa geleneğinin başarısının ardında da bu gerçeğin yattığı kanaatinde olduğunu dile getirdi.
 
"Milletin hizmetinde olduğunu unutmamalı"
 
Gül, şöyle konuştu: 
''Anayasa aracılığıyla bir önceki dönemin mağdurlarını muktedir ve mağrur kılma çabası hep menfi neticeler doğurmuştur çünkü anayasalar, yalnızca bugünün güç dengelerine ve ihtiyaçlarına göre dizayn edilemez. Yeni anayasamız, esnek ve özgürlükçü karaktere sahip olmalı, anayasa aracılığıyla milletin farklı siyasi çizgilerini zapturapt altına alma, devlet ve millet arasında bir gerginlik oluşturma zihniyetinden uzak durmalıdır. Yeni anayasa, 200 yıllık anayasa ve demokratikleşme çabalarımızın kazanımlarını pekiştirmeli; millet olarak mutabık olduğumuz birlik ve bütünlüğümüz ile demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz'in temel ilkelerinden taviz vermemelidir. Yeni anayasa devletin, milletin hizmetinde olduğunu unutmamalı; vesayeti örtülü bir şekilde başka organlar aracılığıyla sağlamak yerine, çağdaş demokrasilerde olduğu gibi açık bir şekilde halka tevdi etmelidir.'' 
 
Teminat altında olmalı
Toplum hayatı için temel ve vazgeçilmez bir kavram olan adaletin, tüm fonksiyonlarıyla tecelli etmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Gül, şöyle devam etti.
 
"Netice itibarıyla, bireylerin hak ve özgürlüklerinin teminat altında olmadığı bir hukuk düzeninde adaletten söz edilemez. Esasen hukukun erdemi, ancak adaletin tecellisine imkan veriyorsa ortaya çıkar. Başkalarının hak ve özgürlükleriyle farklı kimlik ve yaşam biçimlerine hoşgörü göstermeyen bir toplum düzeninde uyumdan, adaletten bahsetmek söz konusu olamaz. Fırsat eşitliğinin ve hakça bölüşümün olmadığı bir ekonomik düzende ise beşeri kalkınmadan ve sosyal adaletten bahsedilemez."
 
Modern devletin nitelikleri
Örgütlü toplum hayatının en güçlü organı olan devletin, anayasaların da temel öznelerinden biri olduğuna dikkati çeken Gül, tarih boyunca bir çok filozofun, ideal devlet ve toplumun nasıl olması gerektiği konusunda fikir yürüttüklerini söyledi.
 
Devletin güçlü olmasının tek başına bir erdem olmadığını da belirten Gül, ''Devletin gücünü, başta kendi halkına olmak üzere, nasıl kullandığı da önem taşımaktadır. Bu nedenle, modern demokratik devlete giden süreçte en önemli ikinci husus ise devletin gücünün sınırlandırılmasıyla hukukun üstünlüğü kavramları olmuştur'' dedi.
 
Gül, şunları kaydetti:
"Artık çağımızda, devletin yegane varlık ve meşruiyet sebebinin, halkının meşru arzu, talep ve beklentilerini karşılamak olduğu yönünde bir anlayış ağırlık kazanmaktadır. Netice olarak, hem dünyada demokratik genişleme devam etmekte, hem de en baskıcı rejimler dahi kendilerini adil ve demokratik gösterme mecburiyetini hissetmektedirler. Bu itibarla demokratik devlet, tüm dünyada en azından ahlaki üstünlüğü ele geçirmiş durumdadır. Modern demokratik devlet, insanı, ferdi, toplumsal anlamda belirleyici ögesi olarak kabul eden bir kurum olmak durumundadır.''