Yıldırım'dan mahkemede şok iddia

Yıldırım,İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde laboratuvar test sonuçlarına ilişkin belgeye adres olarak Metris 1 ve 2 No’lu Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu yazıldığını söyledi.

Yıldırımdan mahkemede şok iddia
12 Temmuz 2011 Salı 08:08 tarihinde eklendi, 1.092 kez okundu.

 

Futbolda şike soruşturması kapsamında önceki gün tutuklanan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, mahkemede verdiği ifadede, henüz gözaltındayken sevk edildiği İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde laboratuvar test sonuçlarına ilişkin belgeye adres olarak Metris 1 ve 2 No’lu Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu yazıldığını söyledi.
 
Belgeyi mahkemeye sunan Yıldırım, “Dikkat edileceği gibi daha savcılığa sevk edilmeden suçlu bulunup adresim de kapalı cezaevi olarak gösterilmektedir. Bu da yapılan soruşturmanın art niyetli olduğunu önceden kurgulanmış önyargılı bir soruşturma olduğunu göstermektedir” dedi.
 
Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Hadi Çağdır tarafından “suç örgütü kurmak, bu kapsamda birden fazla şike eyleminde bulunmak ve bu eylemleri organize etmek” suçulamsıyla tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderilen Aziz Yıldırım, ifadesinde şunları söyledi.
 
‘KİMSEYİ ATTIRMADIM VE DÖVDÜRMEDİM’
“Dosyaya Sedat Peker’in adını geçirerek, örgüt kurduğum şeklinde iddialar doğru değil. 18 numara olarak sorulan soruda 8 Mayıs’ta Mali Genel Kurul öncesinde muhalif bir takım kişilerin gazeteye ilan vermesi üzerine muhalefetin önüne geçebilmek amacıyla Sedat Peker grubuyla bağlantılı oldukları söylenen Bülent İbrahim İşcan ve Abdullah Başak’ı yönlendirdiğim şeklindeki iddia.
 
Bu şahısları kongre sırasında dövdüreceğim ve dışarı attıracağım şeklinde talimat verdiğim iddiasına ilişkin benim böyle bir fiilim hiçbir şekilde söz konusu olmamıştır. Bu şahıslar Fenerbahçe Kongre üyeleridir. Ben muhalif gruba kongreye gelerek, varsa eleştirilerini mali konularda burada yapmalarını bildirdim. Bana amatör şube için sponsorlardan temin edilen 40 bin dolarla ilgili bu parayı nerden bulduğumu sormuşlar. Ben bunun nereden bulunduğunu değil, nereye harcanacağının sorulması gerektiğini bilirim.
Bunun dışında adları geçen İbrahim İşcan ve Abdullah Başak’ın söz edildiği gibi Sedat Peker grubuyla bağlantısı olup olmadığını ben bilemem. Herhangi bir şekilde kongreden dışarı attırmadım, dövdürmedim.”
 
EMENİKE SAKAT OLDUĞU İÇİN OYNAYAMAMIŞTIR
“Bir şike iddiası da Emanuel Emenike ile ilgilidir. Bu futbolcunun Karabükspor maçında oynamamasının sebebi sakat olasıdır. Bu yönde raporları da vardır. Zaten bizden sonra Trabzon maçında da oynamamıştır.”
 
HEYECANDAN MAÇIN SON ANLARINI İZLEYEMEDİM
“Fenerbahçe Spor Kulübü daha önceki yıllarda da bir kısım şampiyonlukları son anda kaçırmıştır. Bu sene de son maça kadar şampiyonluğun kimin tarafından kazanılacağı belli olmamıştır. Son maçta bu durum belli oldu. O maçta da ben herkes tarafından görüldüğü gibi maçın denge içerisinde ve Sivasspor’un üstünlüğü yönünde gitmesi nedeniyle büyük bir gerginlik ve rahatsızlık yaşadım. Maçın son anlarını tribünde dahi seyredemedim. Şike veya tevşik söz konusu olsa bu şekilde davranmam mümkün değildir.
Sadece Fenerbahçe Kulübü ile ilgili böyle bir soruşturma yapılması benim tarafımdan kabul edilebilir bir şey değildir. Aynı konumda olan şüphe edilecekse başka takımlar adına da bir takım şüphe sebepleri bulunmakla birlikte sadece takımımız hakkında böyle bir suçlamaya muhatap olmak doğru olmamıştır. Bizim kulüp olarak Ankaragücü Başkanı Melih Gökçek ile aramızda sorunlar bulunduğu herkesin malumudur. Ankaragücü’nü o maçta 6-0 mağlup ettik. Bunun şikeyle bir ilgisi yoktur. Böyle bir şey olsaydı aramızda sorunlar bulunan Melih Gökçek’in bunu dile getirmesi beklenirdi.”
 
MOSTUROĞLU BASKI NEDENİYLE SÖYLEMİŞTİR
“Eskişehir-Trabzon maçıyla ilgili olarak Ümit Karan’a teşvik parası gönderdiğim söyleniyor. Böyle bir şey varsa bütün futbolculara gönderilmesi gerekirdi. Şekip Mosturoğlu’nun ifadesinde bu maçla ilgili olarak 1,5 tabirini kullanarak bir paranın teşvik amacıyla Eskişehir’e gönderildiğini duyduğunu beyan ettiği söylenmektedir. Ancak, kendisi avukat olan Şekip Mosturoğlu’nun büyük ihtimalle üzerindeki baskıyla böyle bir şey söylemişse de bu tür şeylerin basında yer aldığı ve orada duyduğu şeklindedir. Kulüpten belli bir paranın çıkması için 2 imzayla onaylanması gerekir. Böyle birşey olduğuna dair delil de imkan da yoktur. Psikolojik ifadesini verirken yanlış anlaşılmaya sebep olacak bu şekilde bir ifade vermiş olabilir.”
 
SAVCILIĞA SEVKTEN ÖNCE SUÇLU BULUNDUM
“İstanbul Üniversitesi Kaardiyoloji Enstitüsü Labaratuvarı’na ait şahsımla ilgili yapılan labaratuvar test sonuçlarına ilişkin belgeleri sunuyorum. Sunduğum belgeden de görüleceği gibi hasta adı olarak benim adım yani Aziz Yıldırım yazılıdır. Bunun karşı tarafında ise Metris 1 ve 2 No’lu Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu olarak adresim ve istek yapan Murat Başkurt (doktor) yazılıdır. Bu test sonucunu biz savcılığa sevkim yapılmadan önce polis tarafından anjiho yapılmak maksadıyla hastaneye gittiğim sırada düzenlenmiş bir rapor olarak aldık.
 
Dikkat edileceği gibi daha savcılığa sevk edilmeden suçlu bulunup adresim de kapalı cezaevi olarak gösterilmektedir. Bu da yapılan soruşturmanın art niyetli olduğunu, önceden kurgulanmış, ön yargılı bir soruşturma olduğunu göstermektedir.”
 
VÜCUDUM BİRÇOK YÖNDEN İFLAS ETTİ
“Bir örgüt faaliyeti içerisinde başkanı olduğum futbol kulübü lehine şike ve teşvik eylemlerinde bulunmam iddiasını kesinlikle reddediyorum. Çeşitli hastalıklarım vardır. Kalp damarlarımda problem vardır. Stent takılıdır, diyabet yani şeker hastasıyım. Tansiyon problemim bulunmaktadır. Böbreklerimde belirlenmiş bir kist ya da kanser oluşumu söz konusudur. Yapılan tetkiklerde raporlara yansıdığı şekilde beyinde hipofiz bölümünde yine bir kanser oluşumu tespit edilmiştir. Yani sözün kısası vücudum birçok yönden iflas etmiş haldedir.”
 
LİGİN BİTİMİNE YAKIN SİYASİ BASKILAR VARDI
“Ligin bitimine yakın tarihlerde basından da takip edildiği gibi siyasi baskılar dahi söz konusudur. Gittiğimiz bir kısım küçük takımların maçlarında dahi rakibimiz olan Trabzonspor’un şampiyon olmasını dileyen siyasiler olmuştur. Biz şampiyon olduğumuz bu sezon içerisinde tüm maçlarımızı hak ederek kazandık. Tersini söylemek futbolcularımıza, onların emek sarf ettikleri, döktükleri terlere saygısızlık anlamına gelir.
2006’dan bu yana bir takım dedikodular nedeniyle liglerin incelenmesini değişik vesilelerle söylemişimdir. Hiçbir şekilde şikeyi ve daha önce serbest bırakılması söylenen teşviki dahi onaylamadığımı beyan etmişimdir.”
 
 
Özgener’le dargınım, onun kanalıyla etkilemem olmaz
 
“Fenerbahçe-Kayseri maçıyla ilgili benim, maçın hakemi olan Fırat Aydınus’u uyarması için MHK Başkanı Oğuz Sarvan’ı Federasyon Başkanı aracılığı ile uyarmaya çalıştığım iddiası doğru değildir. Ben şampiyonluk amacıyla müsabakaya çıkan takımımızın iyi hakemler tarafından maçlarımızın yönetilmesi amacıyla girişimlerde bulundum. Bu haklı bir girişimdir. Hakemleri etkilemek anlamına gelmez. Yani maçlarımızın objektif olarak yönetilmesi açısından, FİFA hakemi olan hakemlerimizin maçlarımızda görev almasını talep etmiştik. Zaten federasyonda FİFA hakemi olan hakemlerin maçlarmızı yöneteceğini söylemiştir. Bu diğer şampiyonluğa oynayan takımlar içinde geçerlidir. Bu nedenle Cüneyt Çakır’ın da dahil olduğu 8 FİFA hakemi olması ve iyi hakem olması nedeniyle bu maçta görevlendirilmelerini talep ettim. Bu art niyet ya da kaydırma isteği değildir. Kamuoyunda son 1-2 aydır bilindiği gibi benim federasyon başkanı Mahmut Özgener’e dargın olduğum ve konuşmadığım bilinmektedir. Onun kanalı ile hakemleri etkileme düşüncem olamaz. Kaliteli hakemleri istememin hakemleri etkileme düşüncem olamaz. Kaliteli hakemleri istemenin bir art niyet olarak olarak görülmesi ve bu konuda suçlanmam anlayabileceğim bir şey değildir.”
 
 
HUKUKÇULARIN YORUMU:
 
 
Maddi hata değilse bu bir skandaldır
 
-Prof. Dr. Metin Feyzioğlu (Ankara Barosu Başkanı): “Ben bunun maddi bir hatadan kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum. Aksini düşünmek bile istemem. Bu kabul edilemez bir skandal olur. Bu kişi yarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurursa bu durumu kendisi lehine bir delil olarak kullanabilir. Hakimin tarafsızlığına da gölge düşer, hukuk adına kabul edilemez bir durumdur.”
- Avukat Doğukan Özdoğan: “Gözaltındaki bir şahıs hakkında mahkeme tutuklama kararı vermeden önce düzenlenen bir evrakta adres olarak cezaevinin gösterilmesi mümkün değildir. Çünkü henüz mahkemeye çıkarılmamış bir kişinin tutuklanıp tutuklanmayacağını kimse bilemez. Polisin bu şekilde bir öngörüde bulunması da mümkün değildir. Ben hata ile ya da moda deyimle ‘sehven’ yapılmış olabileceğini düşünüyorum. Aksi takdirde ortada gerçekten anlaşılması mümkün olmayan bir durum var demektir. Yani polis gözaltına aldığı kişinin henüz savcılık ve mahkeme işlemleri başlamadan tutuklanacağını öngörebiliyorsa bu hukuk adına iyiye işaret değildir.”

Milliyet