"Yüzde 4'lük büyüme başarılabilir"

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı ve eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Eylül 2009'dan Eylül 2011'e kadar yaklaşık 2,7 milyon yeni iş yaratıldığını söyledi.

Yüzde 4lük büyüme başarılabilir
05 Ocak 2012 Perşembe 22:06 tarihinde eklendi.

Yılmaz, Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) tarafından düzenlenen, "2011 yılının değerlendirmesi ve 2012 yılında ekonomiden beklentiler" konulu panelde, Türkiye'nin 2010 yılında yüzde 9, 2011 yılının ilk 9 ayında ise yüzde 9,6 büyüdüğünü belirtti. 
    
Büyümenin dinamiklerinin iç talepli bir büyümeye dayalı olduğunu ifade eden Yılmaz, "Bu iç talebin de alt bileşenlerine baktığımızda özel kesim tüketim talebi ve özel kesim yatırım talebi ön plana çıkıyor. Dolayısıyla bu büyümenin ortaya çıkardığı cari açık gibi sorunların azaltılabilmesi için yavaşlaması lazım ve özellikle de bir takım düzeltmelerin ekonomimizde olması lazım" diye konuştu. 
    
Yılmaz, büyümenin gerçek olup olmadığı konusunda şüpheler olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: 
    
"Ben 'bu büyüme gerçek miydi-' sorusunu çok anlamlı bulmuyorum. Devletin kurumu var, istatistik kurumu, bir yöntem var. O yönteme göre bu ölçülüyor. Yöntemin yanlış olduğunu, iyileştirilmesi gerektiğini tartışabilirsiniz. Ama ortaya çıkan rakamlara herkes güvenmek zorundadır. 'Bu büyüme istihdam yaratmadı' diyenler var. Bence bu da yanlış. Eylül 2009'dan Eylül 2011'e kadar aşağı yukarı 2,7 milyon yeni iş yaratıldı. 73 milyon nüfusumuzda 24 milyon çalışan insanımız var ve katılım oranı da yüzde 40'lı seviyelerden yüzde 50'lere artmış durumda. Dolayısıyla milli gelir de 10 bin doların üstünde bir rakama ulaştı ve bu dönemde faiz oranları da hayal edemeyeceğimiz derecede düştü. Dolayısıyla bu büyüme istihdam yarattı. Daha fazla yaratabilirdi." 
     
-"İşsizliği artırmadan, enflasyonu yükseltmeden ne oranda büyüyebiliriz-"- 
     
Durmuş Yılmaz, asıl sorulması gereken sorunun bu büyümenin sürdürülüp sürdürülmeyeceği olması gerektiğini belirterek, bu büyüme rakamlarını, yüzde 8'li oranları sürdürmenin zor olduğuna dikkati çekti. 
    
"Peki sürdürülmesi gerekir mi-" diye soran Yılmaz, şunları söyledi: 
    
"Cevap olarak herhalde toplumun her ferdi 'evet' der. Dolayısıyla bize düşen görev, toplum olarak uzun vadede sürdürülebilirliğin yollarını araştırmak, bulmak zorundayız. Burada dikkate almamız gereken husus şu, bugün ekonomimizin potansiyel büyüme hızı nedir- Önce onu tespit etmemiz lazım. Potansiyel büyüme hızından kastım şu, ekonominin bugünkü iş gücü eğitimliliği, sermaye birikimi, sermaye verimliliği ve diğer alanlardaki veriler dikkate alındığında biz gerçekten sorun yaratmadan, işsizliği artırmadan, enflasyonu yükseltmeden ne oranda büyüyebiliriz- Bu oran herhalde 5-6 olabilir. Dolayısıyla şu andaki büyüme oranı bizim potansiyel büyümemizin neredeyse iki katı. Sürdürülemez olduğu şuradan ortaya çıkıyor. Bu bize cari açık olarak yansıyor. Karşımıza çıkan en önemli sorun da cari açık. Ama biz bunun sürdürülmesinin yollarını araştırmamız gerekiyor." 
     
-2012 tahminleri...- 
     
Yılmaz, 2012 yılıyla ilgili bir baz senaryo hazırladığını belirterek, şöyle konuştu: 
    
"Avrupa batmıyor, avro dağılmıyor. İkincisi resesyon yok. Ama büyüme IMF ve OECD'nin tahmin ettiği gibi sıfır veya sıfıra yakın. Türkiye ekonomisi yumuşak iniş yapıyor ve sıkı maliye politikası devam ediyor. Bu çerçevede orta vadede programlarda öngörülen yüzde 4'lük büyüme bence başarılabilir gibi görünüyor. Tabi bazı kurumların tahminleri çok daha düşüktü. Bu farklılıkların nedenlerinin başında dış ticaret kanalı var. Eğer Avrupa'da ekonomi büyümez ise biz oralara mal satamayız dolayısıyla da bu mal ve hizmetleri satan şirketlerde de bir takım küçülmeler ortaya çıkabilir." 
    
Türkiye'nin 2001 yılında yaşadığı krizi olumlu bir kriz olarak nitelendiren Yılmaz, şunları kaydetti: 
    
"Geçmişteki krizler son bulmuştur, harplerin son bulduğu gibi. Ama arkasında çile çekmiş, acı çekmiş bir nesil bırakacak. Bugün bize düşen görev, 'buraya niçin geldik ve buradan en az hasarla nasıl çıkarabiliriz-' sorusunun sorulması gerekiyor. Krizler her zaman yıkımla sonuçlanmaz. Yıkımla sonuçlanan krizler olduğu gibi olumlu sonuç veren krizler de vardır. Bugün 2001 krizimiz, olumlu bir kriz. Bu kriz bize yol aldırdı. Bugün geldiğimiz noktadaki başarı da o krizden aldığımız yola bağlı. Bizim krizimiz 8-9 ay sürdü. Dibi gördük ve sonra çıktık. O dönemde bir tane hasta vardı. O, bizdik. Dünyanın geri kalan kısmı sağlıklıydı. Ekonomimizi toparladık, ihracat yapmaya başladık ama bugün dünyanın önemli kısmı hasta. Herkes ihracatla toparlanma peşinde. Nereye ihracat yapacağız- Aya mı ihracat yapacağız- Bu ülkelerin içinde bulundukları durumdan çıkabilmeleri için büyümeleri şart. Yunanistan iki yıldır büyüyemiyor."