Zahid Akman'a ret!

Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmayı yürütürken ”resmi belgede sahtecilik ve görevde yetkiyi kötüye kullanma” iddiasıyla soruşturmadan alınan cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz hakkındaki davanın görülmesine devam edildi.

Zahid Akmana ret!
29 Haziran 2012 Cuma 15:39 tarihinde eklendi, 1.073 kez okundu.

 

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin baktığı davanın Yargıtay Genel Kurul Salonu’ndaki duruşmasına, sanıklar ve avukatlarıyla müdahil avukatları katıldı. 
 
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ile bazı CHP’li milletvekilleri, YARSAV Başkanı Murat Arslan ve YARSAV üyeleriyle Demokrasi ve Özgürlük için Avrupalı Yargıçlar Birliği (MEDEL) Yönetim Kurulu üyeleri Christoph Strecker ve Thomas Guttad izledi.
 
Duruşmada müşteki Zahid Akman, tanık olarak dinlendi. Soruşturma nedeniyle mağdur olduğunu belirten Akman, şikayetçi olduğunu söyledi. Akman, davaya müdahillik talebinde de bulundu.
 
Yargıtay 11. Ceza Dairesi heyeti, Akman’ın müdahillik talebini, ”sanıklara yüklenen suçlardan gerçek kişilerin doğrudan doğruya zarar görmedikleri” gerekçesiyle oy birliğiyle reddetti.
 
”Şirketlerle irtibatım yoktu
 
Daha sonra Zahit Akman, sanık Nadi Türkaslan ile sanık avukatlarının sorularını yanıtladı. Deniz Feneri soruşturması sırasında şüphelilerin mal varlıklarına el konulmasına ilişkin mahkeme kararının bir bölümünün kapatılarak tapuya gönderilmesi nedeniyle ortağı olduğu şirketlerin zarara uğrayıp uğramadığı yönündeki sorulara Akman, şu yanıtı verdi:
 
”Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi 1 Aralık 2009 tarihli tedbir kararını verdiğinde ben RTÜK başkanı olarak görev yapıyordum. Bu nedenle şirketlerle irtibatım yoktu. Hatırladığım kadarıyla Rehber ve Hayat isimli şirketlerde  ortaklığım devam ediyordu. Ortaklığım bulunan şirketlerde herhangi bir satış olmadığı için tedbir kararının bu şirketler hakkında uygulanıp uygulanmadığını  bilmiyorum. Avukatlarımdan tedbir kararını öğrendiğimde, hem mal varlığına hem de şirketteki ortaklık paylarına el konulduğunu duyunca ortaklığımın devam ettiği 2  şirkete de el konulmuş olacağını düşünerek şikayetçi oldum.” 
 
Akman: ”Zarara uğradım"
 
Somut olarak maddi bir kaybı olup olmadığının sorulması üzerine Akman, ekonomik olarak ciddi mağduriyetler yaşadığını belirtti. Akman,”Kendi mal varlığıma ve şirketlerimdeki paylarıma da el konulduğunu düşündüğüm için zarara uğradım” dedi.
 
Mal varlıklarına tedbir konulmasına ilişkin mahkeme kararına itiraz edilmemesini avukatından kendisinin isteyip istemediği yönündeki sorulara, Akman, yapılan tüm işlemlerin avukatları aracılığıyla yürütüldüğü yanıtını verdi.
 
Sanık avukatlarının bu soruya net şekilde ”evet” ya da ”hayır” diye cevap vermesini istemesi üzerine Mahkeme Başkanı Hüseyin Eken, soruyu tekrar sordu. Akman’ın ”Yaptığım tüm eylemler, benim rızamla karşılıklı istişare edilerek yapılan eylemlerdir” cevabı üzerine sanık avukatları yeniden itirazda bulundu.
 
”Savcıların tavırları bizi korkuttu”
 
 
Tedbir kararının kaldırılması istemiyle neden mahkemeye başvurmadığı sorulan Zahid Akman, ”Savcıların soruşturma sürecindeki tavırları bizi son derece korkuttu. Açık şekilde ifade ediyorum. Bazı konularda şikayetimizin gecikmesinin nedeni savcıların tavırları. Kendileriyle ilgili yapacağımız şikayetin dava sürecini olumsuz etkileyeceğini düşündük” dedi.
 
Bunun üzerine, Türkaslan, soruşturma sürecinde Akman’ın ifadesinin alınmasının ardından kendisine teşekkür edip etmediğini sordu.
 
”Ekmeğimizi paylaştık”
 
Akman’ın ”hatırlamıyorum” cevabına karşılık Mehmet Tamöz söz alarak, ”Bu soru şu nedenle önemli, soruşturma sırasında biz onlarla kendi ekmeğimizi, suyumuzu paylaştık. Görüntüleri alınmasın diye onları klimalı odada oturttuk, biz sıcak odalarda çalıştık. Kendisi ’hakkınızı helal edin’ dedi” diye konuştu.
 
Türkaslan’ın avukatı Balta, Akman’ın sorulara kaçamak cevap verdiğini, böylelikle şikayetlerinin çökmesini engellemek istediğini savundu.
 
Avukat Ersan Şen, tanık oldu
 
Duruşmada, Deniz Feneri Soruşturması sırasında Zekeriya Karaman, Zahid Akman ve diğer 3 şüphelinin avukatlığını yapan İstanbul Barosu Avukatı Ersan Şen, tanık olarak dinlendi.
 
Şen’e avukat olması nedeniyle tanıklıktan çekilme hakkı bulunduğu hatırlatıldı.Tanıklık yapacağını söyleyen Şen, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 1 Haziran 2009’da aldığı gerçek kişilerin mal varlığına tedbir konulmasına ilişkin karara itiraz ettiklerini söyledi.
 
Mahkemenin tedbir kararının ardından tapuya gönderilen mahkeme kararlarının kapatıldığını karar tarihinden yaklaşık 9 ay sonra öğrendiklerini anlatan Şen, mahkemenin tedbir kararının yanlış infaz edildiğini öğrenince konuyla ilgili Nadi Türkaslan ile yüz yüze ve telefonla çok kez görüştüğünü belirtti. Türkaslan’ın kendisine ”Yaptığımız isabetlidir hukuka uygundur. İstediğiniz yere gidebilirsiniz” dediğini aktaran Şen, bunun üzerine tedbir kararını alan mahkemenin hakimiyle görüştüğünü söyledi.
 
Hakimin kendisine ”Ben kararı verdim, infaz kabiliyeti bende değil, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileriyle görüşün” dediğini aktaran Şen, bunun üzerine başsavcılığa tekrar başvurduklarını kaydetti. Şen, ”Biz de Ulaştırma Bakanlığı’na vermedik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdik” dedi.
 
Karşılıklı polemik
 
Sanıkların ve sanık avukatlarının Ersan Şen’e yönelttiği bazı sorular nedeniyle duruşma salonunda Şen ve sanık savcılar arasında karşılıklı konuşma yaşandı. Mahkeme Başkanı Eken, sanık savcılardan davayla ilgisi olmayan polemik yaratacak şeyleri sormamasını istedi.
 
Mahkeme Başkanı Eken, karşılıklı atışma nedeniyle Şen ve Tamöz’ü uyararak duruşma salonundan izleyenleri 5 dakikalığına çıkardı.
 
Aranın ardından, izleyenler tekrar salona alınarak duruşmaya devam edildi.
 
”Tanık olarak dinlenemez”
 
Şen’in ifadelerine ilişkin sanık avukatlarına söz verilmesi üzerine Abdulvahap Yaren’in avukatı İbrahim Demirci, Şen’in Deniz Feneri Soruşturması’nda avukat olması nedeniyle davanın tarafı olduğunu kabul etmesi ve bu nedenle tanıklıktan çekilmesini beklediğini belirtti.
 
Müşteki şirketlerin avukatı Hakan Yıldız ise bu davanın farklı bir dava olduğunu belirterek, tanıklık yapmasında yasal bir engel olmadığını savundu.
 
Söz alan Türkaslan’ın avukatı Balta, sanık savcıların yalnızca görevlerini yerine getirdiklerini, ortada herhangi bir kasıt bulunmadığını öne sürdü. Balta, savcıların mahkeme kararının tedbir isteminin reddine ilişkin bölümlerini, soruşturmanın gizliliğini ihlal etmemek ve şüphelilerin mal kaçırmasını önlemek için kapattığını savundu.
 
Mahkeme heyeti, şikayetçi Zekeriya Karaman’ın ifadesi için İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan talimat cevabının beklenmesine karar vererek, duruşmayı 5 Ekim’e bıraktı.