Kamer "Sow transferini düşmeme garantisi alarak mı yaptınız?" sorusuna verdiği cevapta "Evet, Sow transferi öncesinde garanti aldık. Oynadığımız 13 tane maçı izledik ve bu maçlardan garanti aldık. Biz şike yapmadık. Eğer biz küme düşürülürsek, bize zulüm edilmiş olur. Sahaya inatla bir leke bulaştırılacaksa feda olsun Sow'a harcanan para" cevabını verdi.
Spor Toto Süper Lig'in 25. haftasında oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin ardından TRT 1 ekranlarında yayınlanan Stadyum programına konuk olan Fenerbahçe Asbaşkanı Cihan Kamer, birbirinden çarpıcı açıklamalar yaptı.
Şike soruşturması kapsamında yaşananlar için Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı'yı sorumlu gören Kamer, Galatasaray kulübünün de davası olduğunu söyledi ve sarı kırmızılıların transfer politikası için şok bir iddiayı ortaya attı. İşte Cihan Kamer'in birbirinden çarpıcı açıklamaları:
"EĞER KURGUYSA, BU ÜLKEYE İHANET OLUR"
Fenerbahçe'nin ilk günden beri savunduğu tezler, Mehmet Ali Aydınlar'ın istifasından sonra haklı çıkmış oldu. Fenerbahçe çok şey kaybetti bu süreçte. CAS'ı kazansak ne olur? Maddi anlamda getirisinden başka ne değişir? Hiç bir savunma alınmadan tek taraflı bir Etik Kurulu raporu hazırlanmış ve bu rapora inanmışlar. Bunu büyük ihtimalle bir sohbet esnasında Cornu'ya söylediler diye düşünüyorum. Yaşananların bir kurgu olduğunu söylemek istemiyorum. Bütün emarelere rağmen iyi niyetli bakmak istiyorum, eğer kurguysa bu ülkeye de ihanet olur.
"ARIBOĞAN VE HELVACI'YA GÜVENMİYORUZ DEDİK"
Ben hala Mehmet Ali Aydınlar'ın bazı gelişmelerden haberi olmadığına inanıyorum. Örneğin Cornu'nun "TFF Fenerbahçe'nin arkasında durabilseydi Şampiyonlar Ligi'ne alırdık" açıklamasını da bilmediğini düşünüyorum. Ben Mehmet Ali Aydınlar'a da sordum bunu ve Aydınlar kısmen bilgisi olduğunu söyledi.
Biz ilk günden beri UEFA'daki süreci Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı ile yürütmeyin dedik. Zira biz güvenmiyoruz bu ikisine. Duyumlarımız bunu gösteriyor ve hareketleri de bunu doğruluyor. Sürecin başından beri Fenerbahçe'nin suçluluğu için çalışıyorlar.
Kulüpler Birliği toplatısında Aydınlar'ın bizlere verdiği belge sonuç belgesi. Zaten o aşamaya Helvacı ve Arıboğan'ın hareketleriyle oraya geldiğine inanıyoruz. Cornu'nun ifadesine göre böyle bir belge verilmesi istenmiş kendisinden.
"CEHENNEMİN YOLLARI İYİ NİYET TAŞLARI İLE DÖŞELİDİR"
Aydınlar Genel Kurul'da Helvacı ve Arıboğan'a kefilim dedi. Son dakikaya kadar güvenerek hareket etti. Birazcık bizim söylediklerimizi göz önünde bulundurup bu kadar güvenmeseydi bu sonuca varılmayacağını düşünüyorum. Aydınlar, Türk futbolu ve kulüpleri için iyi niyetli hareket etmiştir. Ama tekrar etmek istiyorum; cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.
Mehmet Ali Aydınlar'ın bir daha aday olup olmayacağına ise yorum yapmak istemiyorum ama bir kez daha aday olma ihtimalini çok az olarak görüyorum.
Federasyon Başkanı'nın bütün gelen belgeleri avukat gibi tek tek okumasını beklemiyorum. En iyi niyetli olarak şunu düşünüyorum: sohbet esnasında Cornu'ya yanlış ve eksik olan Etik Kurulu raporundan bahsettiler. Sonradan baktılar ki bu ifadeler davaya ana söz konusu olan ifadeler olmuş. Bunun paniği ile yaşananı saklamaya çalıştıklarını düşünüyorum. Bunun ilerisini düşünmek istemiyorum. Eğer düşünürsem hem Türk futbolu, hem de o insanlar için kötü olur.
"HELVACI'NIN O KOLTUKTA BİR DAKİKA OTURMA HAKKI YOKTUR"
Sonuçta biz haklı çıktık. Eksik ve hatalı bir Etik Kurulu raporu nedeniyle Şampiyonlar Ligi'nden ihraç edildik. Ancak buna sebep olan isimlerden Mehmet Helvacı hala görevinin başında oturuyor. Fenerbahçe taraftarı ve camiasının bu konuda beklentisi büyük, Helvacı'nın o koltukta tek bir dakika oturma hakkı yoktur!
"FUTBOL SAHADA OYNANMIYOR MU?"
Bir kişi de sunu sormuyor: Futbol sahada oynanmıyor mu? Futbol bilgisine sahip olan, yetkisi olan insanlar şu 13 maçı oturup izlesinler. Ben o maçlarda tribünde hop oturup, hop kalktım. Bütün Türkiye sahada bir sorun olmadığını gördü. Spor otoriteleri de sahada bir şey olmadığını söylüyor. Sahalar temizse ben diyorum ki yönetici arkadaşlarımız da temiz.
Bunun kararını Türk adaleti verecek. Türkiye Futbol Federasyonu karar vermemeli. Ben tamamen maçların izlenerek karar verilmesini istiyorum. İddianame ile karar verilmemesi gerekiyor. İçerideki arkadaşlarımızın elinde bilgisayar yok, 15 gün süre verilip savunma yapılması isteniyor. Ellerine CD verilip incelenmesi bekleniyor. Türkiye Futbol Federasyonu'nun acilen bir kurul kurup maçları izlemesi ve kararı buna göre vermesi gerekiyor.
"ŞENEZ ERZİK TOPA GİRMEK ZORUNDA"
Şu an içerideki arkadaşlarımız tutuksuz olarak yargılanması gerekiyor. İçimde zerre kadar şüphe yok ki onlar temizler. Suçlu olsalar bile 7 ay oldu. Bu konudaki kararı adalet vermeli, TFF bu kadar içeri girmemeli. Ve artık yeter, Şenez Erzik topa girmek zorunda! Bu ülkede Fenerbahçe yöneticiliği yapmış, çok önemli bir konuma gelmiş kişi. Şenez Erzik'in bu ülkeye borcu vardır ve böyle 100 yılda bir yaşanabilecek bir olayda topa girmelidir. Ne yapmalıdır? Yurt dışından yetkili bir kurul oluşturup saha içini inceletmeli, saha içinde bir şeyler olup olmadığını göstermelidir.
Erzik elbette dışarıda çalışmalar yapıyordur, ama ben yeterli görmüyorum. Şenez Erzik orada çok çok önemli bir konuma sahip ve o konuma Türk futbolu adına gelmiş bir kişi olarak daha fazlasını yapmıştır. Ayrıca Federasyon başkanı olması konusunda, yurt dışında UEFA ve FIFA'da görevli yetkililerin bir çoğu kendi ülkelerinde federasyon başkanı... Federasyon başkanı olsun demiyorum ama UEFA'da daha fazla sorumluluk alması gerekiyor. Bu şans bir kez eline gelir sayın Erzik'in. İnanıyorsa suçsuz olduğumuza daha çok savunmalı. İnanmıyorsa düşürürsünüz biter, çocuk oyuncağına döndü, aylar oldu...
"DEDİKODULARA VE HABERLERE GÖRE HAREKET ETTİLER"
Sezon başında 2 yol vardı. Birincisi dimdik duracaktılar. Bu ülkede hukuğun bir işleme süreci var ve davaların %54'ü beraat ile sonuçlanıyor. Liglerin ertelemesine de gerek yoktu, 1 ayda Türk futbolu ne kazandı? Bu olay kısa sürede çözülecek bir olay değildi. UEFA'ya en az 5-6 ay zamana ihtiyacımız var, takımlarımıza güveniyoruz denmeliydi. Basındaki haberlere, dedikodulara göre hareket etmek yerine, bir kurul kuracak ve bütün maçları inceleterek hareket edecektiler. En doğru olan yol buydu.
Ya da diyecekti ki; Fenerbahçe başkanı içeride, Beşiktaş yöneticileri aynı şekilde, Trabzonspor başkanının yurt dışına çıkma yasağı var ve bir çok takımın yetkilileri içeride. Dolayısıyla kimseyi Avrupa kupalarına göndermiyorum. Sıfır tolerans diyecektiler ve kimseyi göndermeyecektiler.
Bizim en çok mağdur olduğumuz nokta, Federasyon hukuk, yargıç ve mahkeme ile hiç savunma ile yargılama yapmaya kalktı. Halbuki 5 Ocak'ta UEFA bir bildiri yayınladı ve Federasyonlar kendi içerisinde karar verir. CAS'a gönderdiği savunmada da aynı şeyleri söyledi ve kararın TFF'ye ait olduğunu söyledi.
"8 TAKIM DEĞİL! GALATASARAY'IN DA DAVASI VAR"
Aslında sadece 8 takım değil. 10-11 takım var en azından. Biliyorsunuz Galatasaray'ın Denizlispor Fenerbahçe maçıyla ile ilgili yargıda olan bir davası var. Dönüp 'Ben bu işte yokum. Diğerleriyle ilgili bir olay' deme hakkı yok kimsenin. Adnan Öztürk'ün bu yöndeki açıklamaları yanlış. Biz bu yönde hareket etmedik hiç.
"AMRABAT, YİĞİT, NECATİ... BUNLAR TESADÜF MÜ?"
Öztürk'ün açıklamalarının ardından şunları da söyleyeyim. Sizin Kayserispor maçınız var, Amrabat'a talip oluyorsunuz; Manisaspor maçınız var Yiğit'e talip oluyorsunuz. Daha sonra Antalyaspor maçından önce Necati Ateş'e talip oluyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyespor'dan Doka ve Sivasspor'dan Grosicki ile ilgili de benzer şeyler var. Bunların hepsi mi tesadüf?
Bu bizi nereye taşır? Ben aslında bekliyorum, Ünal Aysal madem çok etik bir başkan, çıkıp "Denizlispor - Fenerbahçe maçının incelenmesini istiyorum" niye demiyor?
Şimdi bir hikaye var, biri ölüyor ve cehenneme gidiyor. Her kuyunun başında bir zebani var ve tırmanıp kaçmaya çalışanı kafasına vurarak durduruyor. Ancak bir kuyuda zebani yok. Niye diye soruyorlar ve o kuyuda Türkler var, onlar birbirinin paçasından tutarak durdururlar zaten. Demek istediğimiz bu. Futbol temizlenecekse Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe üzerinden temizlenemez. Fakat bu fırsat haline getirilemez. Saha içinde verilen mücadeleyi saha dışına çekerek avantaj elde etmeye çalışılamaz. Herkes Türkiye formasını giyecek ve böyle mücadele edecek.
"58. MADDENİN DEĞİŞMESİNİ SAVUNUYORUZ"
Biz aslında 58. maddenin değişmesini savunuyoruz, tıpkı 62 ve 22'nin olduğu gibi. 62 ve 22 nedir yahu? Adam öldürüyorsunuz bu kadar ceza almıyorsunuz. Ne yaptı Türk futbolunu, sporunu geliştirmek için yıllarını harcayan insanlar? Biz bu yüzden değiştirilmesini savunduk. Ayrıca hiç bir yelpazesi yok. Dedikodusu da, yapanı da düşürülüyor. Biz uluslararası hukuğa değiştirilmesini istedik. Ama herkes formasını giydin ve Fenerbahçe düşmemek için değiştirmek istiyor. Fenerbahçe düşmemek için madde değişikliği istiyor haberi yalan. Biz değiştirilmesini istedik ama yine şike yapanın küme düşürüleceği bir ceza sistemini istedik.
"SOW TRANSFERİNDE GARANTİ ALDIK"
Evet, Sow transferi öncesinde garanti aldık. Nereden garanti aldık biliyor musunuz? 13 tane oynadığımız maçtan garanti aldık. Biz şike yapmadık. Eğer biz küme düşürülürsek, bize zulm edilmiş olur. Eğer saha temizse, ki biz bunu tüm Türkiye olarak gördük. Sahaya inatla bir leke bulaştırılacaksa feda olsun Sow'a harcanan para. Yazık günahtır, biz yaşadık geçen sene bu mücadeleyi. Göz yaşları ile izlediğimiz maçları yaşadık biz.
"NİANG ANDRE SANTOS VE LUGANO'YU SATTIK ÇÜNKÜ..."
Niang, Andre Santos ve Lugano'nun satılmasının iki sebebi var. Birincisi ekonomik sebepler. Biz iki senedir bütün hesap ve kurgularımızı şampiyonluğa endeksli yaptık. Şampiyonlar Ligi'ne gitmek demek en az 25 milyon euro demektir. Biz bir sene Trabzonspor'la berabere kalarak bu şansı kaybettik, bir sene de gönderilmedik. Bu nereden baksanız 60 milyon avro demektir ve bu bir kulüp için çok büyük bir paradır.
İkinci sebep ise, siz bir yanlış karar vererek bizi Şampiyonlar Ligi'ne göndermiyorsunuz, bundan sonraki yanlışınız da küme düşürmek olur diye bu şekilde bir karar aldık. Dolayısıyla görüyorsunuz bir yanlış olayları nereye getiriyor.