Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlenen ve iki gün sürecek CHP İl Genel Meclisi Üyeleri Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, İl Genel Meclisi üyelerinin Türkiye'nin nabzını tuttuğunu, bulundukları illerde merkezden en ücra köyüne kadar bire bir ilgili olduklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İlin sorunlarını en iyi bilen sizsiniz, o ilde yaşam kalitesini düzeltecek olan da sizsiniz. İlde yaşam kalitesi yükseldikçe göreceksiniz CHP'nin oyları da artacaktır. Çünkü aç insana çoğu şeyi anlatamazsınız. Ama yaşam, eğitim kalitesi yükseldikçe kişi kendi çevresinin ülkesinin hatta dünyanın sorunlarıyla ilgilenmeye başlayacaktır. CHP'nin ne kadar aydınlık bir parti olduğunu, ülkenin çıkarları için ne kadar özveriyle çalıştığını çok daha güzel görecektir. Bulunduğunuz ilde yaşam kalitesinin artması için mücadele ederken görüşlerinizi il ve ilçe başkanına aktarmanız lazım. Yeni CHP'den anladığım işte budur. Beraber güç birliği yapmak."
Daha yapacakları çok iş olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Mücadelemiz sıradan bir mücadele değildir. Aydınlık Türkiye'yi, özgür, hukukun üstünlüğüne inanmış Türkiye'yi yaratmak ve yönetmek için yola çıkıyoruz biz. Hedefimiz budur. Bu hedefte bana düşen de size düşen de görev var. Hepimiz görevleri ortak amacı gerçekleştirmek için yapacağız.
Bir daralmanın, bunun doğuracağı işsizliğin halka çok iyi anlatılması lazım. 9-10 yıllık bir iktidar mazeret üretemez. Yok öyle mazeret üretme lüksü. İktidar sensin, yeni mi geldin 9 yıldır yönetiyorsun Türkiye'yi. 9 yıl yöneteceksiniz, mazeretlerin arkasına saklanacaksınız, gerekçe üreteceksiniz. Gerekçe artık yok, iyi yönetilmediğini artık tüm dünya da biliyor, biz de çok iyi biliyoruz. Ve bunu halka en ücra köye kadar hepimizin anlatma yükümlülüğü vardır. Biz yeni bir statükoculuk anlayışı ile karşı karşıyayız. Değişim ve dönüşüm olarak vaatlerle iktidara gelenler kendi statükosunun egemen olduğu bir Türkiye'yi yarattılar."
İktidar partisinin YÖK'e karşıyız diyerek iktidara geldiğini savunan Kılıçdaroğlu, Şimdi YÖK artık onların statükosunun bir parçası haline geldi. Bunlar rektör atama usullerine karşı değiller miydi- Kıyametleri koparıyorlardı. Şimdi bakınız geldikleri noktaya partizanca rektör atamalara aynen devam ediyorlar. Bunlar demiyorlar mıydı, HSYK resmi ideolojinin statükosudur diye. Buyurun gelinen noktaya bakın, HSYK, AKP'nin arka bahçesi haline dönüştürüldü ve statükonun bir numaralı ismi olarak ortaya çıktı. Daha bu listeyi uzatabiliriz... AKP kendi statükosunu oluşturmuştur ve bu statüko ile yola devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
-"Bu düzende adalet, halka hesap vermek, saydamlık yoktur..."-
"Darbecilerin Sıkı Yönetim Mahkemeleri, vesayetçilerin DGM'leri" olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şimdi ise "Statükocuların özel yetkili mahkemeleri" olduğunu ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Karşı çıkanların cezalandırıldığı, hapse atıldığı, delillerin üretildiği, suçsuz insanların aylarca, yıllarca hapiste kaldığı bir düzeni yaşıyoruz. Bu düzen AKP düzenidir. Bu düzende hukuk yoktur. Bu düzende adalet, halka hesap vermek, saydamlık yoktur. Bu düzen yolsuzlukla, yoksullukla, adaletsizlikle beslenen bir düzendir. Özel yetkili mahkemeler birer operasyon mahkemeleridir. Doğal yargılama sisteminin dışındadır bu mahkemeler. Bu mahkemeler AKP iktidarına karşı çıkan sivil toplum kuruluşlarının, gazetecilerin, yazarların çizerlerin, üniversite hocalarının toplanıp mahkum edildiği mahkemelerdir. O nedenle hukukun üstünlüğü Türkiye'de yoktur. Üstünlerin hukuku vardır. Ama buna karşılık ayakta duran bir umut vardır, o da CHP'dir ve statükoya karşıdır. Bakınız tarihe göreceksiniz. hegemonyasını kuranlar, statükocular hep böyle iktidar olmuşlardır. Tarihte binlerce örneği vardır."
CHP olarak bir görevleri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu ülkeye cumhuriyeti, demokrasi getiren bir parti olarak özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, insan haklarını, kadın erkek eşitliğini, özerk üniversiteleri, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sonuna kadar savunacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de olduğu gibi dünyada da sorunlar olduğunu bunlara da kayıtsız kalamayacaklarını bildirdi.
Geliri 40 bin doların üzerindeki ülkelerde, sokaklarda insanların yürüdüğüne dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Ne için yürüyorlar, geliri 40 bin doların üzerinde. Geliri düşük olanlara bakalım. Tunus'ta işportacılık yapan bir üniversite mezununun kendisini yakmasıyla başlayan Arap Baharı'na bakın. Tablolar ve istemler farklı görünmekle beraber bütün bu eylemlerin ortak paydası var. Dünya reel insanı bulmak sosyal devleti yakalamak istiyor. Hiç kimse aç kalmasın bu dünyada. Biz Türkiye'de de dünyada da bunu istiyoruz..." şeklinde konuştu.
Yeni bir eylemin yeni bir ruhun dünyayı kapsadığını anımsatan Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin çağdaş köle olarak yaşamak istemediğini, insanların demokrasi ve özgürlük istediğini, bu isteklerin de CHP'nin talepleri ile örtüştüğünü dile getirdi.
"2012'de göreceksiniz işsizlik çok daha artacak"-
İşsizliğin temel bir sorun olarak devam ettiğini, gazetelerdeki işsizliğin yüzde 8'lere indiği haberlerinin ise gerçeği yansıtmadığını savundu.
Tarımda istihdamın patladığının söylendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Tarım kalmadı tarımda işsizlik sona ermiş, yüzde 30 istihdam alanı yaratılmış tarımda siz buna inanıyor musunuz. İnanmıyorsak anlatacağız. Üniversite gençlerine bakın, çifte doktora master yapanlarına bakın. Hepsi işsiz, yüzde 20'leri aşıyor, üniversite mezunları arasındaki işsizlik. Eğer işsizliğin ne olduğunu öğrenmek istiyorsak atanamayanların dramına bakmak lazım. Milli Eğitim Bakanı diyor ki, 'Ben sizi atayamayacağım, kendinize başka iş bulun' Ver başka iş çalışsınlar. Sen iktidar değil misin- 2012'de göreceksiniz işsizlik çok daha artacak, bunu şimdiden söylüyoruz" dedi.
'AKP'nin savcısı, AKP'nin yargıcı karşımızda..."-
İki yüzlü bir politika yürütüldüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Eğer bunu çok iyi anlatabilirsek, Türkiye ve CHP çok iyi bir çıtayı yakalayacaktır. Bizim yolumuz kolay bir yol değildir. Karşımızda sadece bir siyasal parti yok. AKP'nin valisi karşımızda, AKP'nin savcısı, yargıcı karşımızda, AKP'nin devletteki bütün kadroları karşımızda. O nedenle yolumuzun kolay olmadığını biliyorum. Ama önemli olan zoru başarmaktır. Zoru başarmanın yolu birlikte yola çıkmaktır, birlikte çalışmaktır."