Tam adıyla “Manik-Depresif Bozukluk” diğer bir adıyla “Bipolar Bozukluk” kişinin ruh hali, enerjisi, konsantrasyonu ve günlük yapılan aktivitelerini yerine getirme becerisini etkileyen bir psikolojik-psikiyatrik bir rahatsızlıktır.
Tam adıyla “Manik-Depresif Bozukluk” diğer bir adıyla “Bipolar Bozukluk” kişinin ruh hali, enerjisi, konsantrasyonu ve günlük yapılan aktivitelerini yerine getirme becerisini etkileyen bir psikolojik-psikiyatrik bir rahatsızlıktır.
Manik depresyon, kişinin bir anda kendini çok iyi hissederken, bir süre sonra içine kapanık bir hale gelmesine neden olabilir.
Manik depresyonun en belirgin özelliği kişinin ruh halinin en uç seviyede olmasıdır. Manik dönemi en yüksek seviyedeyken kişi hiperaktif bir ruh haline bürünür ve kendini çok mutlu hisseder. Fakat depresyon döneminde çevresine kendini kapatabilir ve hatta intihar eğiliminde bulunabilir.
Manik depresyonda duygu durum atakları ileri seviyede değilse eğer, yılda birkaç kez meydana gelebilir. Çoğu insan duygu durum bozukluklarını fark edebilirken, ileri seviye manik depresyon yaşayanlar bu durumu kendileri tespit etmekte zorlanabilir.
Manik depresyon genetik aktarımla geçebileceği gibi, sonradan yaşanan travmalar sebebiyle de gelişebilmektedir. Depresyon şikayetiyle doktora giden kişilerin birçoğu gerçekten manik depresyon yaşar.
Eskişehir Psikolog Enes Dinçer, Kendi özel terapi merkezinde terapi hizmeti vermektedir.
Manik depresyonun yani bipolar bozukluğun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bir kişinin manik depresyon tanısı alabilmesi için birçok durumun aynı anda geliştiği faktörler olduğu belirtiliyor. Bu faktörler arasında; beyindeki kimyasal dengesizlikler, genetik aktarım ve tetikleyici faktörler yer almaktadır.
Manik depresyon, beyindeki kimyasal dengesizliklerin sonucu gelişebilir. Beynin fonksiyonlarını kontrol eden kimyasallara nörotransmiterler denir. Bir veya daha fazla nörotransmiterde bir dengesizlik varsa, mani ve depresyon semptomları gelişebilir.
Manik depresyonun, genetiğe bağlı olduğu hastalar da vardır. Ailedeki birinci derece akrabalardan genetik aktarım sonucu birey hasta olabiliyor. Anne, baba veya kardeşte manik depresyon hastalığı olanların doktor kontrolüne gitmesi önerilmektedir. Bununla birlikte, manik depresyon hastalığı sadece genetik olarak oluşmaz. Bunun yerine, bazı genetik ve çevresel faktörlerin tetikleyici gibi davrandığı düşünülmektedir.
Stresli durumlar veya yaşanan travmalar genellikle manik depresyonu tetikleyici unsurlar arasında yer almaktadır. Bunlar; bir ilişkinin bitişi, fiziksel, cinsel veya duygusal istismar, yakın bir aile üyesinin ya da çok sevilen birinin ölümü veya beyin travmaları da manik depresyonu tetikleyebilir. Bu tür yaşam değiştirici olaylar, bir insanın hayatında herhangi bir zamanda depresyon dönemlerine neden olabilir.
Manik depresyonun manik dönemi, aşırı yüksek ruh hali ve enerji seviyeleriyle karakterizedir. İşte manik dönemin belirtileri:
• Yüksek enerji seviyeleri: Manik dönemlerde kişi, normalden çok daha fazla enerji hisseder. Sürekli hareket etme ihtiyacı duyar, dinlenme veya uyku ihtiyacı azalır. Aktivitelere aşırı hevesli ve hiperaktif olabilir.
• Konuşma hızı ve artışı: Manik dönemde kişi, normalden daha hızlı ve sürekli olarak konuşabilir. Konuşma hızı artar ve düşünceler hızla birbirini takip eder. Bu durumda diğer insanların konuşmasını kesme eğilimi gösterebilir.
• Düşüncelerin hızı ve dikkat dağınıklığı: Manik dönemlerde düşünceler hızlı bir şekilde akar ve birbirini takip eder. Kişi, birçok farklı fikir, plan veya proje üzerinde aynı anda düşünme eğilimi gösterebilir. Bu durumda odaklanma ve dikkat sürdürmede zorluk yaşanabilir.
• Büyüklük ve özgüven hissi: Manik dönemlerde kişi kendini aşırı derecede önemli, özel ve yetenekli hissedebilir. Büyük hayaller, grandiyöz düşünceler ve büyük başarılara yönelik aşırı iyimserlik görülebilir. Kişi, kendini sıradan insanların üzerinde gördüğü bir büyüklük hissi yaşar.
• Riskli davranışlar: Manik dönemlerde kişi, düşünmeden riskli davranışlara yönelebilir. Bu davranışlar arasında aşırı harcama, gereksiz yatırımlar, kumar oynamak, tehlikeli sürüş, alkol veya uyuşturucu kullanımı yer alabilir. Bu davranışlar, kişinin maddi veya sosyal açıdan zarar görmesine neden olabilir.
• Azalmış uyku ihtiyacı: Manik dönemlerde kişi uyku ihtiyacında belirgin bir azalma yaşar. Gece boyunca daha az uykuyla enerjik ve dinç hissedebilir. Hatta bazen hiç uyumadan günlerce devam edebilir.
• Öfke patlamaları: Manik dönemlerde kişi hızlı bir şekilde sinirlenebilir ve küçük şeylerden rahatsızlık duyabilir. Öfke patlamaları yaşayabilir ve agresif davranışlar sergileyebilir.
Manik depresyonun depresif dönemi, derin bir hüzün, umutsuzluk ve enerji kaybıyla karakterizedir. İşte depresyon döneminin belirtileri:
• Düşük ruh hali: Depresif dönemde kişi, yoğun bir üzüntü, hüzün ve boşluk hissi yaşar. Genel olarak keyifsizlik ve mutsuzluk duyguları hâkim olur. Kişi, olaylara karşı ilgisini kaybedebilir ve zevk aldığı aktivitelerden zevk alamaz.
• Enerji kaybı ve halsizlik: Depresif dönemde kişi, sürekli bir enerji eksikliği ve halsizlik hissi yaşar. Basit günlük aktiviteler bile zor ve yorucu gelebilir. Yorgunluk, bitkinlik ve güçsüzlük yaygın belirtilerdir.
• Uyku problemleri: Depresif dönemlerde uyku düzeni bozulabilir. Kişi, aşırı uyuma veya uyuyamama sorunu yaşayabilir. Uykusuzluk veya aşırı uyku ihtiyacı belirgin olabilir. Sabahları uyanmakta zorluk çekme veya erken uyanma da görülebilir.
• İştah değişiklikleri: Depresif dönemde kişinin iştahı etkilenebilir. Bazı kişilerde iştah kaybı ve kilo kaybı gözlenirken, bazılarında aşırı iştah artışı ve kilo alma görülebilir. Bu durum, depresyonun fiziksel etkilerinden biridir.
• İçe kapanma ve sosyal geri çekilme: Depresif dönemlerde kişi, sosyal ilişkilerden kaçınma eğilimi gösterebilir. İçe kapanma, sosyal etkinliklerden uzak durma ve kendini izole etme gibi belirtiler görülebilir. Kişi kendini yalnız, anlaşılmamış ve dışlanmış hissedebilir.
• Odaklanma ve karar verme zorluğu: Depresif dönemlerde kişi, konsantre olmakta zorluk çekebilir ve hafıza sorunları yaşayabilir. Düşünce süreci yavaşlar ve karar verme yeteneği azalır. Bu durum günlük işleri yerine getirme ve verimlilik açısından olumsuz etkiler yaratabilir.
• Umutsuzluk ve intihar düşünceleri: Depresif dönemlerde kişi, derin bir umutsuzluk hissi yaşar. Gelecek hakkında olumsuz düşünceler, değersizlik duyguları ve intihar düşünceleri ortaya çıkabilir. Bu durum ciddi bir tehlike oluşturur ve profesyonel yardım gerektirir.
• Manik depresyonda tanı genellikle aile öyküsü alındıktan sonra klinik izlenimle konulabilir. İlk atağın çeşidi manik depresyonu belirleyici unsurların başında yer alır. Eğer ilk atak depresifse bu hastalığın manik depresyon olup olmadığını anlamak zor olabilir.
• Bir hastaya manik depresif tanısının net olarak konulması için manik ve depresif atakların gözlemlenmesi gereklidir. Manik depresyonun tanı olarak karmaşa yarattığı durumlar olabilir. Bireyde alkol veya madde bağımlılığı gibi problemler varsa tanı koymak zorlaşabilir.
• Manik depresyon kendi grubunda yer alan diğer hastalıklarla karıştırılabileceği için buradaki en önemli faktör hastanın atak dönemlerinin gözlemlenmesidir. Psikiyatr tarafından hastanın mani veya hipomani durumunda kendine zarar verici düşüncelere kapılıp kapılmadığı, ailede manik depresyon hastalığına sahip başka bir kişi olup olmadığı gibi sorularla sorulur.
• Hekim tarafından hastanın aşırı aktif tiroide sahip olma durumu da göz önünde bulundurularak çeşitli testler istenebilir. Yine beyindeki fonksiyonları gözlemlemek için MR ya da diğer görüntüleme yöntemlerinden faydalanılabilir.
Manik depresyon tedavisi, bipolar bozukluğun türüne, semptomlarının ciddiyetine ve hastanın yaşına, sağlık durumuna ve ilaçlara verdiği tepkiye göre değişebilir. Tedavi yaklaşımı, hastanın semptomlarına ve durumuna özel olarak tasarlanır ve bir psikiyatri uzmanı tarafından yönetilir.
Manik depresyon tedavisinde kullanılan ana yöntemler arasında ilaç tedavisi, psikoterapi ve elektrokonvülzif terapi (EKT) yer alır.
· İlaç tedavisi, bipolar bozukluğun semptomlarını kontrol altına almada etkili bir yöntemdir. İlaçlar, mani ve depresyon semptomlarının kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Tedavide en sık kullanılan ilaçlar arasında lityum, antikonvulsanlar, antipsikotikler ve antidepresanlar yer alır. Lityum, bipolar bozukluğun en etkili tedavi yöntemlerinden biridir ve mani ataklarını önlemeye yardımcı olur. Antikonvulsan ilaçlar, özellikle mani dönemlerinin tedavisinde kullanılırken, antipsikotik ilaçlar, manik semptomların tedavisinde ve bazı durumlarda depresyon semptomlarının tedavisinde kullanılır. Antidepresanlar, özellikle manik depresyon hastalığının depresyon semptomları için tedavi edilmesinde kullanılır.
· Psikoterapi, manik depresyon tedavisinde etkili bir yöntemdir. Terapi, hastanın semptomlarını yönetmeye yardımcı olur ve hastalığın etkileriyle başa çıkmada destek sağlar. Kognitif davranışçı terapi (KDT) ve iptal terapisi (IT) manik depresyon tedavisinde en sık kullanılan terapi türleridir. KDT, hastanın düşünce ve davranışlarının bozukluğa neden olabileceği fikrine dayanırken, IT, duygusal olarak zorlu durumlarla başa çıkmayı öğretir.
· Elektrokonvülzif terapi (EKT), bipolar bozukluğun tedavisinde kullanılan diğer bir yöntemdir. EKT, beyindeki elektrik sinyallerini değiştirerek mani veya depresyon semptomlarını hafifletir. Bu yöntem, diğer tedavi yöntemleriyle başarısız olan veya ağır depresyon semptomları yaşayan hastalar için önerilir.
Manik depresyon tedavisinin etkinliği, hastanın tedaviye ne kadar erken başladığına, semptomların ciddiyetine ve tedaviye ne kadar düzenli devam ettiğine bağlıdır. Hastaların ilaçlarını düzenli olarak almaları, semptomların tekrarlanmasını önlemeye yardımcı olur.