TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun 28 Şubat-27 Nisan Alt Komisyonu, gazeteciler ile eski Türk-İş Başkanı Bayram Meral'i dinledi.
Barlas, siyasilerin birbirini aşağılamak yerine, uzlaşma yolunu bulmaları halinde askerlerin darbe yapmasının mümkün olmayacağını söyledi.
Darbelerde, dış konjonktüre dikkati çeken Barlas, 28 Şubat'ın ana nedenlerinden birinin Erbakan'ın Kaddafi'yi ziyaretinin dönüm noktası olduğunu belirtti. Barlas, dış konjonktürün çok iyi izlenmesi gerektiğini, bu konjonktüre ters düşen davranışlarda bulunulması halinde bir yerden rahatsız edinildiğini, bunun bazen ABD, bazen ABD-İsrail olduğunu vurguladı.
Erbakan ile görüşmesinde, ''Generaller beni seviyor, Çiller Hanım'ı sevmiyorlar'' dediğini aktaran Barlas, görüşmenin sonunda askerlerin kendisini sevmediğini ikna ettiğini kaydetti. Barlas, Erbakan'ın çok temiz bir insan olduğunu, darbenin geldiğini göremediğini dile getirdi.
Erbakan'ın hata yaptığını savunan Barlas, ''Eğer Susurluk'un üzerine gitseydi, kendisini deviren 28 Şubat belki olmayabilirdi'' dedi.
Barlas, darbe olmaması için yapılması gerekenin, çoğulcu demokraside siyasetçilerin birbirini aşağılamaması, kavga etmemesi, kamplaşmadan kaçınması olduğunu anlattı.
Barlas, vatandaşın zihninde, ''Bu politika kirlenmiştir, idare yozlaşmıştır'' kuşkusunun yerleşmemesi, idarenin şeffaflaşması gerektiğini ifade etti.
Hangi darbe olursa olsun, o darbeye karşı çıkan, zarar gören siyasilerin, partilerin daha sonra seçmen tarafından ödüllendirildiğini ifade eden Barlas, örnek olarak Demirel, Özal, Ecevit, Erdoğan'ı gösterdi. Barlas, uzun vadeli düşünen siyasetçinin, darbenin yanında yer almayacağını vurguladı.
Askeri darbelerin siyasi ayağının hangisi olduğuna ilişkin en sağlıklı cevabı halkın, seçmenlerin verdiğini ifade eden Barlas, ''Halk, darbeyle kim işbirliği yaptıysa, parlamento dışı bırakıyor. 1999 ve 2002 seçim sonuçlarından, kimlerin sonunda darbeyle işbirliği yaptığını, halk tarafından verilmiş onay şeklinde görürsünüz'' dedi.
Süleyman Demirel'in 28 Şubat'ın neresinde olduğuna ilişkin soruya Barlas, ''1965-71 arası Demirel farklıydı, Türkiye'nin önünü açmaya çalışan, ciddi adımlar atan bir insandı. Muhalefet tarafından çok büyük haksızlıklara, ayak oyunlarına maruz kaldı. '28 Şubat'ta devrileceğime ben devireyim' dedi. Darbeyi göre göre bilendi. Geçen haftaki konuşmamda, 'şapkayı hiç bırakmadım, marifet şapkayı hiç bırakmamaktır' dedi'' karşılığını verdi.
-''Karşınızdakini işçi zannediyorsunuz''-
Eski Türk-İş Başkanı Bayram Meral de hükümeti kurmadan önce Necmettin Erbakan'a gittiğini, ''İşi biraz gevşek tut, hükümeti kur. Şevket Kazan'ı listene alma, vatandaşa güven telkin etmek zorundasın'' dediğini anlattı. Meral, diğer partilere, hükümete ortak olmaları yönünde tazyik yaptıklarını, milletvekillerine ''Çekişmeleri bırakın, yemininize sadık kalın, biraraya gelin, hükümet kurun'' diye mektup yazdıklarını anlattı.
Meral, Erbakan'a, ''Çiller senin iki yıllık başbakanlığını beklemez, bir yerde patlak verir'' dediğini daha sonra da hükümetin düştüğünü dile getirerek, ''Erbakan şu anda Başbakan olsa Suriye'deki bu olaylar, Kaddafi'nin başına bu olaylar gelir miydi- Böyle bir adamın uzaklaştırılması lazımdı. Nitekim bu yapıldı. Erbakan'ın buna katkısı da oldu. 'Erbakan gitsin, ABD, Avrupa'nın dediklerini tutabilen bir adam gelsin.' Tansu Hanım mı Erbakan mı olsun diye sorsanız, Erbakan olsun derim. Erbakan ile özdeşleşen yönlerim var; o da İsrail'e, ABD emperyalizmine karşı'' diye konuştu.
Askerin gelmemesi için uğraştığını dile getiren Meral ile AK Parti Çankırı Milletvekili İdris Şahin arasında bir tartışma da yaşandı.
Şahin, ''Siz 12 Eylül'ü yaşamadınız herhalde'' diyen Meral'e, ''Karşınızdakini işçi zannediyorsunuz herhalde. Aidatlarıyla caka sattığınız insan değiliz, biz de milletvekilliyiz'' dedi.
Şahin'in sözlerine Meral, ''Bana bak, bana karşı ölçülü konuş. Ayıptır, ben onun dedesi yaşındayım. Burada oturuyorsanız benim katkım var'' diye tepki gösterdi.
Şahin de bu üslubun doğru olmadığını, sordukları soruların cevabını istediklerini söyledi. Şahin, ''Siz yaptıklarınızı anlatabilirsiniz ama yeri burası değil. Sabah 9'dan beri dinleme yapıyoruz'' dedi.
Daha sonra konuşmasını sürdüren Meral, Erbakan'ın üzerinde uluslararası güçlerin ve kendi ortaklarının bir takım oyunlar oynadığını savundu. Meral, ''Olayın altında yatan; Erbakan gitsin, Çiller gelsin. Ama Demirel bunu bozdu, hükümeti kurdurtmadı. Askerin gelmemesi, parlamenter sistemin yaşamını sürdürmesi, demokratik laik cumhuriyetin yaşamını sürdürmesi için işverenle biraraya geldik, başka işverenle ne işim olur. Ben niye askeri, elimi kolumu bağlayan birini isteyeceğim'' diye konuştu.
-''Yayınlasaydım...''
Gazeteci-Yazar Taha Akyol da Türkiye'de bir daha darbe olmayacağını belirterek, darbe fikrini düşünenlerin artık bu treni kaçırdıklarını ifade etti. Akyol, 28 Şubat'ta en etkili faktörün silahlı kuvvetler olduğunu söyledi. Akyol, o dönemde Genelkurmay'daki brifinglere çağrılmadığını, zaten oraya itiraz edip soru soran gazetecilerin çağrılmadığını anımsatarak, ''Brifinge giden gazeteciler, irtica tehlikesi olduğunu düşünen arkadaşlardı'' dedi.
Gazeteci-Yazar Alper Görmüş de darbe günlüklerinin büyük bir gazetecilik olayı olmadığını, çünkü kendisine bunların verildiğini, ancak bunları yayımlamanın ''gazetecilik cesareti'' olduğunu ifade etti.
Günlüklerin daha önce başka bazı gazetecilere de gönderildiğini ancak bu kişilerin bunları yayımlamadığını aktaran Görmüş, ''Bunu yayımlamayan meslektaşlarım nasıl rahat uyuyorlar, merak ediyorum'' dedi.
Görmüş, darbe günlükleri haberini yayınlamamış olsaydı, bunun kendisini her zaman rahatsız edeceğini sözlerine ekledi.