İşte bu olmadı !

Bu fotoğraf, yargının üzerinde oluşturulmaya çalışılan gölgelere, yeni bulutlar ekledi.

Başbakan Erdoğan’la, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un gece görüşmesinin ardından, İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 101 Balyoz sanığı hakkındaki ‘’yakalama kararı’’nı kaldırması, belki tesadüftür ama, ahali bunu öyle anlamadı.

11. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların kaçma şüphesi olmadığını belirtiyor, AİHM kararlarına vurgu yapıyor.

Yani, 10. Ağır Ceza’nın kara dediğine, 11. Ağır Ceza ak diyor.

Peki, 10 Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, AİHM kararlarını bilmiyor mu?

11. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘’Biz bu yanlışı hep yapıyoruz, ama bugüne kadar kimse itiraz etmediği için yanlış sürüp gitti’’ demez mi !

Kim bilir kimlerin başı yandı.

Yanlış karara itiraz etmeyen kaç kişi hapiste boşuna yattı.

Balyoz davası olmasa, daha kaç kişi bu yanlışın kurbanı olacaktı?

Neresinden baksanız, tutacak yanı olmayan bir garabet.

Beni Balyoz davası ilgilendirmiyor, ben, mahkemenin verdiği kararın, Türk Hukuku’na verdiği zarara bakıyorum.

11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin öz eleştirisi olmasa,’’ ne olurdu’’ sorusunun mağdurlarını düşündükçe ürperiyorum.

Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk ne demişti, ‘’Hukuku; hakimler verdikleri kararlarla yazarlar’’ !

11. Ağır Ceza Mahkemesi, hukuk kitabına yeni bir sayfa daha ekledi.

İşte Demokrasi’nin nimetidir bu.

Mahkeme kararlarına itiraz edecek  bir yerlerin olmasıdır Demokrasi.

Ve bağımsız mahkemelerdir Demokrasi’nin teminatı.