Yazarlar

Kadir Çelik
Ahmet değil Morgül !

Ankara'da patlayan,Türkiye'nin kalbine saplanan o bomba şarapnelleri, ocaklara kor ateşler düşürürken, halkımız ekran karşısına geçip Survivor izlemiş !

 

Çok yadırgamadım; açık söylemek gerekirse, ben de Yılmaz Morgül'ün saçmalıklarıyla o kahredici görüntülerin kapanından kurtulmaya çalıştım.

 

Bu psikolojik bir durum; kimileri olayların en ince ayrıntısını öğrenmeye çalışırken, yürekleri dayanmayan hassas bedenler, çareyi gerçeklerden kaçmakta buluyor.

 

Kanlı resimleri görmek için yanıp tutuşan adamların hastalıklı hallerine RTÜK hemen neşteri vurdu, yasağı koydu.

 

Yasak kötü bir keilme ama, bazı hallerde o hastalıklı ruhların bulaşıcılığını önlüyor.

 

''Halk neden bizi değil de, Yılmaz Morgül'ü izledi'' diye soran TV'ci arkadaşlara diyeceklerim var !

 

Bu tür olaylar sonrası ekrana çıkardığınız adamlar hep aynı, artık ne söyleyeceklerini ezberledik.

 

Hep aynı yüzler hep aynı sözler !

 

O çok bilmiş bazı tipler halkı ''ne oluyor'' konusunda aydınlatmak yerine ekranda kendi havalarını atıyorlar.

 

RTÜK'ün yasağı da, gazetecinin elindeki bilgiyi, görüntüyü aktarmasına izin vermeyince, canlı yayınlarda saatler aynı sözleri dolandırarak ziyan edildi.

 

Yapılan yorumların çoğu Ankara Kızılay'dan bir adım öteye taşınamadı, ağaca bakanlar ormanı göremedi.

 

Sorumsuz bazı açıklamalar, halkın bedenine korku ve endişe olarak enjekte edildi.

 

O gece canlı yayınlarda tek bir psikolog, sosyolog görmedim.

 

Bu tür toplumsal travmalarda kullanılacak her kelime ağızlardan çıkacak her cümle çok ama çok önemlidir.

 

İyi niyetli söylenen bir söz, halkın yaralı bedeninde yeni  depremlere yol açabilir.

 

Gazeteci Abdülkadir Selvi o gece ''terörle yaşamaya alışmalıyız'' dedi ve anında bombardımana tutuldı.

 

İşte, söylemek istediğim de tam budur !

 

Ne demek terörle yaşamaya alışmak.

 

Olayların sıcağında, sorumsuzca, dille beyin arasındaki mesafenin darlığında bir tsunamidir Selvi'nin sözleri.

 

Sorumlu yayıncılık, böyle anlarda lazımdır ama her ekran yakışıklısının işi değildir.

 

 

 

 

Paylaş :