Yazarlar

Kadir Çelik
Denizin suyu !

Babam, Denizcilik Bankası’nda kaptandı.

Hemde ne kaptan !

Şaşırmayın,  o zamanlar Denizyolları, Denizcilik Bankası’na bağlıydı.

Babam, gemilerini, evlatlarından daha çok gözeten adamdı.

Çünkü, o gemiler devletindi.

Babama emanetti.

Biz ise, sadece onunduk.

Çocukluğum gemilerde geçti.

Rutubet sinmiş nevresimli kamara yataklarında uyumaya bayılırdm.

Hep babam gibi kaptan olmak isterdim.

Gazeteci oldum, ama kaptanlığa amatörce de olsa eriştim.

Ehliyetli kaptanım anlayacağınız.

Denizciler iyi insanlardır, istisnası vardır ama, bir teknenin içine ortak kadere yaslanmak farklı bir duygudur.

Bu yüzdendir ki, denizci askerler daha farklıdır, "komutanım" kelimesinden daha çok "efendim" kullanılır.

Geçen Cumartesi günü, Kadıköy iskelesindeydik, tören vardı.

"Emin Kul" gemisi yenilenmiş, tekrar sefere başlamasını kutladık.

Kadir Topbaş oradaydı, Şirket-i Hayriye ruhunu bilen İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy ise,  bir gemiyi daha jilet olmaktan kurtarmanın keyfini yaşıyordu.

Emin Kul, denizcilerin babasıdır, ağabeyidir.

Sendika başkanlığında da, bakanlığında da denizcilerin özlük haklarının iyileştirimesi için çalışmış, baştacı bir adamdır.

Adamdır ve de kaptan.

Kaybettik Emin ağabeyi ama, adı denizlerde yaşıyor ve yaşayacak.

Törende, Emin Kul’un eşi Saniye Kul, evlatları Ece ve Çaka da vardı.

Saniye Abla, hazırlıksız olmasına rağmen öyle bir konuşma yaptı ki, izlemenizi isterdim.

Nede olsa Emin Kul’un eşi !

Saniye Abla, Kadir Topbaş ve Ahmet Paksoy’un vefalı davranışlarını taçlandırdı, aldı onları, hak ettikleri yere koydu.

Ve, Emin Kul uzaktan göründü.

Düdük çalarak, renkli ışıklar saçarak geliyordu.

O an, benim titrediğim andı.

Babam geldi aklıma, kaptan köşkünde pos bıyıklarıyla, karizmatik duruşuyla gözlerim Emin Ağabeyi aradı.

Babamda oradaydı, Emin Ağabeyi de.

Birbirlerine yaslanmış, bize el sallıyorlardı.

Ben gördüm, Eminim, Saniye Abla da, Ece de, Çaka da gördüler.

Paylaş :