Yazarlar

Kadir Çelik
FETÖ'cü hakimler !

Bir davam vardı, program yaptığım eski TV kanalıyla.

 

Sözleşmemi haksız fesh etmişlerdi.

 

Sözleşmede bu tür durumlarda ödenmesi karşılıklı imza altına alınmış yüklü tazminat maddesi vardı.

 

Dava açtık, avukatım işinin erbabı Dr.Sümer Altay.

 

Sümer Hoca, işini sağlam yapan gerçek bir hukuk adamı.

 

Haklılığımızı perçinlemek için, dava konusu ihtilafla ilgili kitap yazmış bir hocadan mütala aldık ve dosyaya koyduk.

 

Mahkeme, kendi belirlediği 3 kişiyi bilirkişi atadı.

 

Bir profesör, bir doçent birde bizim meslekten bir isim dosyayı aldı, inceledi ve lehimize karar bildirdi.

 

Mahkeme hakimi buna kızdı, kendi belirlediği bilirkişinin raporunu beğenmedi.

 

Karşı taraf avukatları süresi içinde bilirkişi raporuna itiraz etmezken, mahkeme hakimi davalı avukatı gibi davranıyordu.

 

Sümer Hoca yılların avukatı, ''Kadirciğim bu normal bir durum değil. Hakimin kararı hukuki olmadığı gibi, düşmanca'' dedi.

 

Önce hakime, yanlış yaptığını, hukuki gerekçelerle protesto çekerek ilettik.

 

Hiç oralı olmayınca ''reddi hakim'' talebinde bulunduk.

 

Tüm itirazlarımız duvara çarpar gibi karşılık bulamadı ve hakim davayı reddetti.

 

Yargıtay'a temyize gittik, orada da sonuç alamadık.

 

Üzüldüm, benden daha çok Sümer Hoca çıldırdı.

 

''Bunca yıllık avukatım, böyle karar görmedim'' diye çaresizlik içinde şekeri yükseldi Hoca'nın.

 

Karşıma çıkan her hakim savcıya yaşadıklarımı anlatarak, karşı karşıya kaldığım haksızlığın öfkesini dindirmeye çalışırken, bir başsavcı yardımcısı O hakimin fakülteden sınıf arkadaşı olduğunu söyledi.

 

Hukuki yolardan bu kararın arkasını ortaya çıkaracağımı söyleyince, başsavcı yardımcısı arkadaşım, ''Aman, sakın ha, yanarsın'' demez mi !

 

Meğer bizim hakim, FETÖ'nün en önemli adamlarındanmış.

 

Çok geçmeden O hakim Adalet Komisyonu başkanı oldu, genç yaşına rağmen.

 

17-25 Aralık'tan sonra ise başkanlıktan alınıp, ticaret mahkemesine gönderildi.

 

Sonra da, Anadolu'da bir vilayete postalandı.

 

Tescilli FETÖ'cüydü ama hala görevdeydi, taki 15 Temmuz darbe girişimine kadar.

 

Önce gözaltına alındı, şimdi de cezaevinde.

 

Allah büyük, kul hakkı yemenin günahların en büyüğü olduğunu unutunca, Allah anımsattı.

 

Biz ise tüm bu gelişmelerden sonra AYM'ye bireysel başvuru yapmaya hazırlanıyoruz.

 

15 Temmuz bir musibetti, ama bin nasihattan daha fazlasını bize kazandırdı.

 

Bu olayla ilgili daha ilginç ayrıntılar var, ama onu da AYM'ye yapacağımız başvuru dilekçesine saklıyorum.

 

Bu; sadece benim sorunum değil, Türkiye'de haklı olduğu halde, FETÖ'cü hakimlerin gadrine uğramış on binlerce kişinin ortak davası.

 

Bu adamların verdiği her kararın tartışmalı olduğunu, O davaların yeniden görülmesi gerektiğini ben değil, Türkiye'nin en önemli hukuk hocaları haykırıyor.

 

 

 

 

 

Paylaş :