Eyvah !
Yargının bölünmüşlüğü gerçeğinin üzerine sonunda güneş doğdu.
Gördük; kim, kimin yanında.
Kim, kimin kayığının kürekçisi çıktı ortaya.
Artık, mahkemelere yansıyan siyasi davalarda, objektif, kanunlara, usullere uygunluk aramak zor.
Hakim ya da hakimlerin fikri çoğunluğu, kanunların üzerine çıkacak, bu belli oldu.
İşte bu felakettir.
Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük yıkım budur.
Darbe bile, yargının bölünmüşlüğü ve ideolojik görüşün, kanunların üzerine çullanmasının yanında hafif kalır.
Darbeyi yapanlar, demokrasi düşmanıdır, eli silahlı güçtür, fotoğrafları bellidir.
Adalet çatısı altında, karşı görüşündeki insanları, sırf farklı görüşte diye eline kelepçe takan, içeri atan, töhmet altında bırakanların elinde, adalet terazisi var.
Bir savcının ‘’ak’’ dediğine, bir başka savcı, rahatlıkla ‘’kara’’ diyebiliyor.
Her ikisinin de gerekçesi, kendilerine göre yasal.
Her yanlışa, bir hukuki gerekçe bulmak mümkün olabilir.
Ama, bir ülkede adalet, doğru ve objektif kararlarla verilmiyorsa, verilemiyorsa, o ülkede, kaos vardır, terör vardır, demokrasi yoktur.