Bizim medya mahallesi çok mutsuz !

Bu ölü evi görüntüsü yeni değil.

Ak Parti öncesinde de, birileri işlerinden talimatla atılıyordu.

Haberler, iktidardakilerin bam teline basınca, onlar da gazete, TV patronlarına telefon açıp, haberi tutsak alabiliyordu.

Daha ileri gidip, işi şiddete, araba kurşunlamaya kadar vardıranları hep birlikte yaşadık.

Sadettin Teksoy'un, devrin Adalet Bakanı aleyhine haber yapması üzerine anında uydurma bir mahkeme kararıyla içeri tıkılmasını unutmadık.

Sadettin, bakandan özür dileyince, iki gün sonra cezaevinden kahraman gibi çıktı, sanki yıllardır içeride yatmış gibi de yıllarca anlattı.

Kimse bugün gibi toplanıp o olayları kınamadı !

Bugünler, o günlerde görülmedi.

Hatta ellerini avuşturup, birileri devre dışı kalıyor diye göbek atanları medya dünyası bilir.

Eğer birilerinin oluşturduğu medya cemaatine katılmazsanız, sizi gazeteciden bile saymazlar.

Yaptığınız işleri görmezden gelip, yalnızlığa mahkum ederler.

Anlayacağınız, bugün medya üzerinde eleştirilen ne varsa, hepsi dün de vardı.

Ama, muhataplar sırça köşklerin havalı ve muktedir şahsiyetleri olmadığından, bugün gibi gürültü çıkmadı !

Gazeteci meslektaşının arabası kurşunlandığında susanların, işten atılan arkadaşının arkasından ''oh olsun'' çekenlerin bugün ağlaşması bana hiç inandırıcı gelmiyor.

Kısacası; İstanbul'a kar yağmayınca, Türkiye'ye kış gelmiyor  !