Erdoğan, ''İyi olur, hayırlı olur'' dedi ya,

Arkasından Arınç, çok sevdiği (Erdoğan'dan daha çok) Gül için, ağzını doldura doldura ''Başbakan olmazsa, Meclis başkanlığı yakışır'' buyurdu ya,

Erdoğan'ın açıklamasından cesaret alan diğerleri de Gül'e ''gel gel'' kervanına katılınca, Tarabya sahilinde balıkçılarla taburede oturup çay keyfi yapan 11. Cumhurbaşkanı Gül, geldi, gündeme oturdu.

Bu sözler, Gül'ün dönüşü için yeterli değildir.

İkincisi, Gül'ün Ak Parti'ye dönüşüne sıcak bakanlar ne kadar samimidir ?

Siyaseten söylenen sözler, ahaliye öyle söylenmesi icap eden tavırlardır.

''Türkiye'deki olayların arkasında dış güçler var'' diyen Erdoğan'a, Gül, Oslo'dan, ''Olayların arkasında dış güçler aramak sığlıktır'' demedi mi?

Hafızalar Oslo açıklamasını silmiş olabilir, ''Türk tipi başkanlık olmaz'' diyerek Erdoğan'a karşı çıkış daha dün yaşanmadı mı?

Şimdi tan seçime giderken, Ak Parti'nin başında genel başkan varken ve insan üstü bir çabayla koştururken, Gül'ün partiye dönüşünü tartışmaya açmak akıllı bir tavır mı?

Ben Davutoğlu'nun yerinde olsam alınırım, küserim, vitesi küçültür, etrafa daha dikkatlice bakarım.

Ak Parti'de bunlar yaşanırken, Kılıçdaroğlu, ''Beni ilgilendirmez ama, demek ki Davutoğlu'ndan memnun değiller ki yerine isim arıyorlar'' diyerek, ateşe kuru odunlar saldı.

Kimse korkmasın, Gül, bu şartlarda dönmez.

Erdoğan'ın ''İyi olur, hayırlı'' olur sözleri, ileride doğabilecek bir siyasi rakibi, kendi saflarında tutma taktiğidir.

Erdoğan ve Gül'ün, aynı siyaset şemsiyenin altında bulunmaları, bundan sonra çok ama çok zordur.

Olmaz değildir ama, bunun için birinin bulunduğu durumdan taviz vermesi gerekir.

Benim tanıdığım Erdoğan ve Gül, bu saatten sonra geri vites yapıp, pozisyonunu bozmaz.