Yazarlar

Kadir Çelik
Ye kürküm ye !

Bir arkadaşımın daveti üzerine, Bebek’te bir balıkçıya gittim.

Sevdiğim bir yer değil, ama arkadaş hatırına katlanmam gereken bir mekan.

Mezelerine, yemeklerine diyecek yok, benim sorunum çalışanların paraya tapan tavırlarına.

Kimin ne kadar bahşiş bırakacağını bilen garson tayfası, uzaya uzaya, neredeyse Kandilli’ye değecek iskelede ön masaları kime vereceğine zor karar veriyor.

Neyse, bile bile lades haliyle balıkçının önüne yanaştım.

İsimleri ’’vale’’ye dönüşen kahyalar, benim arabayı almak için, yeteri kadar markalı bulmamış olmalılar ki, yerlerinden kalkmaya zahmet etmediler.

Arabayı yolun ortasına bıraktığımı görünce, içlerinden biri lütfen kalktı.

O sırada arkadaşım son model mercedes aracıyla yanımda durunca, o zahmet buyuran kahya ve diğerleri benim arkadaşın aracının etrafını sardılar.

Biri kapıyı açıyor, bir diğeri arkadaşımın kafası kapıya çarpmasın diye eliyle koruma yapıyor, iki kişi yolu kesiyor.

Adamlar beni bıraktı, paraya uçtu !

Arkadaşım yanıma gelip boynuma sarılınca, kahya takımı sonunda beni de fark etti.

Arkadaşım, ’’Kızma Kadir Ab, dünya bu’’ deyip sözde gönlümü alacak, ama benim öfkem kabarık.

Kızgınlığım, insanların paraya tapar olması.

Saygı, kişiye değil, cepteki paraya.

Benim arkadaşım bile durumun farkında değil, o hala sanıyor ki, adamlar kendisine koşuyor.

En büyük enayilik de bu değil mi ?

 

Paylaş :