Adli Tıp'tan Levent Ersöz raporu

Tuğgeneral Levent Ersöz'ün tutukluluk halinin hastanede tedavi görmesine engel teşkil etmediği bildirildi.

Adli Tıptan Levent Ersöz raporu
18 Şubat 2011 Cuma 14:40 tarihinde eklendi, 1.144 kez okundu.

 

İkinci "Ergenekon" davası dosyasına gönderilen Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporunda, davanın sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün tutukluluk halinin hastanede tedavi görmesine engel teşkil etmediği bildirildi. 
    
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine ulaşan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 19 Ocak 2011 tarihli raporunda, mahkemenin 15 Aralık 2010 tarihli yazısıyla MR ve laboratuvar raporları ile 27 Ekim 2010 tarihli rapor ve diğer tedavi evrağının gönderilerek, "kişinin hastalığının teşhisi, ayrıca halen tutuklular için ayrılmış bölümde tedavi görmesinin hayati bir tehlike oluşturup oluşturmayacağı, sanığın tutukluluk halinin hastanelerde tedavi görmesine engel teşkil edip etmediği"nin sorulduğu hatırlatıldı. 
    
Müzekkere ile gönderilen MR tarihinin 3 Eylül 2010, CPR, sedimantasyon, biyokimya tetkiklerinin sonuçlarının 15 Eylül 2010 ve en son raporun da 27 Ekim 2010 tarihli olduğuna dikkat çekilen raporda, Ersöz'ün halihazırdaki durumu itibariyle değil, tetkikleri ve yatış evrakının ait olduğu dönemlere münhasıran görüş bildirilebileceği kaydedildi. 
    
Spinal dar kanal nedeniyle yapılan operasyon sorası nöroşirurji açısından cerrahi komplikasyon olmadığı, diğer enfeksiyon ve tıbbi problemleri açısından takip edildiği, tekrarlayan deri, yumuşak doku enfeksiyonu saptandığı belirtilen raporda, cerrahi ve antibiyotik tedavisi uygulandığı, hastanın kayıtlarından son olarak geniş spektrumlu antibiyotik tedavisinin ardından iyileşme gözlendiğinden tedavisinin kesildiğinin anlaşıldığı aktarıldı. 
    
Raporda, ayrıca Adli Tıp Kurumu tarafından 3 Eylül 2010 tarihinde yapılan değerlendirmede, sağ femur MR'ında aktif enfeksiyon bulgusu olmadığı, 27 Ekim 2010 tarihi itibariyle tıbbi belgelere göre hastanın aktif deri yumuşak doku enfeksiyonu olmadığı, ancak daha sonra ateş, akıntı, kızarıklık, şişkinlik gibi belirti ve bulguların ortaya çıkması halinde sağlık yardımının sağlanması gerekeceği kaydedildi. 
    
Kroner arter hastalığı tanısı olan, daha önce stent takılmış hastanın medikal tedavi ile takibinin önerildiği, son tetiklerine göre hastane şartlarında yatmasının gerektirir kardiyolojik bulgusu olmadığı belirtilen raporda, psikiyatrik konsültasyonunda depresyon ve anksiyete bilgileri olduğu tespit edilen kişinin tıbbi tedavisinin devamı ile 2-4 haftalık aralarla ayakta poliklinik kontrolleri yapılabileceği ifade edildi. 
    
Raporda, daha sonra şu görüşlere yer verildi: 
    
"Dosyada mevcut ve yukarıya kaydedilmiş belgeler ve tarihlerin hitamını havi olmak üzere mahkemenizce sorulduğu üzere 'tutuklular için ayrılmış bölümde tedavi görmesinin hayatı bir tehlike oluşturacak' ve 'tutuklu halinin hastanede tedavi görmesine engel teşkil edecek' tıbbi bulgu ve belge tespit edilmediği, kişinin halihazırdaki durumu hakkında görüş istenmesi halinde gönderileceği tarihe kadar olmak üzere tüm tıbbi belge ve tetkikleri ile birlikte muayene edilmek üzere kurulumuza gönderilmesi gerektiği mütalaa olunur."