Emniyet içindeki FETÖ mensupları bir bir ayıklanıyor.

Dün burunlarından kıl aldırmayan; astığı astık kestiği kestik anlı şanlı isimler bir bir cezaevine konuldu.

Onlardan biri olan Eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, ifadesinde dönemine ait çarpıcı açıklamalar yapmış.

Diyor ki Çapkın, ''Ben şike operasyonu İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'dan öğrendim'' .

Adamı İstanbul Emniyet Müdürlüğü koltuğuna oturtmuşlar, kapısını kilipleyip her türlü kumpası kurmuşlar.

Düşünebiliyor musunuz; büyük bir operasyon yapılıyor, İstanbul Emniyet Müdürü'nün haberi yok !

Ve O Emniyet Müdürü, bu durumdan hiç rahatsız olmuyor, iki fırçayla (onu da attı mı bilinmez) FETÖ'cü polislere teslim olmuş, oturuyor.

Örgüt, Çapkın'dan o kadar memnundu ki, emekli olmasın diye 2 günlüğüne vali yapıldı, tekrar emniyet müdürlüğüne geri döndü, yoksa emekli olacaktı.

Çapkın'ın FETÖ'cü olduğunu sanmıyorum ama, pozisyonunu korumak için, daha doğrusu koltuk sevdasına, herşeye göz yummuş.

Ne kadar acı değil mi; bir dönem emniyet müdürü koltuğunda oturduğun O binada, sorgulanıyorsun, nezarethanesinde sabahlıyorsun.

Bu yaşananlar, parayla öğrenilecek dersler değil.

Bir başka çarpcıcı örnekte, Zonguldak'tan.

Eski Zonguldak Emniyet Müdürü Metin Seyfi Sazak, darbe girişiminden bir gün önce emekli olmasına rağmen Zonguldak'a geliyor.

Ne için biliyor musunuz; balık tutmaya !

Darbe gecesi kaldığı Emirgan Oteli'nde olayları TV'lerden izliyor.

Eğer darbe girişimi başarılı olsaymış, Zonguldak'ın sıkıyönetim valisi olacakmış.

Zonguldak Emniyet Müdürü Osman Ak, Emniyet içindeki FETÖ'cü yapılanmayı Cevdet Saral'la birlikte ortaya çıkaran, sonrasında da başına gelmedik kalmayan adam gibi adam.

Ak, eski müdür Sazak'ın tüm oyununu bozuyor, tüm yalanlamalarına rağmen FETÖ'cü yapının bir mensubu olduğunu ortaya çıkarıp, tutuklanmasına neden oluyor.

Eskiler, ''Eden bulur, inleyen ölür'' derler, öyle de oluyor.

Yeter ki, kurunun yanında yaşlar yanmasın.