Yazarlar

Kadir Çelik
Cumhurbaşkanı şaşkın ben şaşkın !

Kalender sırtlarına kurulmuş bir taç gibi Huber Köşkü. Silah tüccarı Auguste Huber’in yaptırdığı bu köşkte, şimdi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oturuyor. Gül’ü bıraksanız, 365 gün burada çalışmaya gönüllü gibi. Konukları tarihi bir mekanda ağırlamanın önemine vurgu yapıyor Cumhurbaşkanı. Bana sorsanız, Çankaya mı Huber mi? diye, ben, bin kere Huber Köşkü derim. Ama, Çankaya’nın da anlamı büyük.

İnternet medyasının önde gelen isimleriyle gittik Cumhurbaşkanı Gül’e. Cumhurbaşkanı, kimilerinin küçümsediği haber sitelerini çok önemsiyor. Diğer gazetecilerden eksik tartmıyor internet habercilerini. İnternet haberciliğinin önemine vurgu yaparken, internet habercilerini yok saymanın, görmezden gelmenin çağdışılık olduğunun altını kalınca çiziyordu.Ve,  hayretler içinde bizleri süzüyordu Cumhurbaşkanı. Çünkü, internet habercilerinin adam yerine konmamasına inanamıyordu.

Sohbet o kadar sıcak o kadar samimi sürüyordu ki, sanki karşımızdaki Cumhurbaşkanı Gül değil, uzun süredir görmediğimiz bir arkadaşımızdı. Ve bu samimiyet, Cumhurbaşkanı Gül’den yansıyan parlaklıktı.

Muhabbet, Fenerbahçe’nin şampiyonluğu son maçta kaçırmasıyla açıldı. Cumhurbaşkanı Gül, hem Fenerbahçe-Trabzonspor hem de Bursaspor-Beşiktaş maçlarını dönüşümlü izlemiş. O da milyonlarca izleyici gibi, maç sonunda seyircinin sahaya girip, sanki şampiyon olmuşcasına Fenerbahçeli futbolculara sarılmasına şaşırmış.

Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam’dan söz ederken, ‘’Bizim Ertuğrul’’ diyor Gül. Ve hemen açıklama gereği duyuyor, ‘’Ben Beşiktaşlıyım biliyorsunuz, Ertuğrul bizim oyuncumuzdu’’. Ben de hemen lafa girip, ‘’Demek ki elinizdeki değerin kıymetini bilememişsiniz’’ sözüme, Cumhurbaşkanı Gül, gözleriyle yanıt veriyor, gülümseyerek !

Bir ara, gözüm, Huber Köşkü’nün koruluğunun arasından sızan manzaraya takılıyor. Doğduğum Beykoz’da kalıyor gözlerim. Ortamın samimiyeti, manzarının huzuru, Huber’in sakinliğiyle kendimden geçiyorum.

İnternet habercisi arkadaşlar, karşılarında Cumhurbaşkanı’nı bulmuşken, devletin zirvesinde kabul görmenin her anını iyi değerlendiriyorlar. Yasa istiyor internet habercileri. Cumhurbaşkanı da, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Devlet Bakanı Bülent Arınç’ı çağırarak, konuyu aktaracağı sözünü veriyor. Herkes birbirine bakıyor mutlulukla. Ve ben söze giriyorum, apar topar:

‘’İnternet haberciliğinin önemine vurgu yapıyorsunuz. Bu değerin, devletin her kademesine yayılması için, sizinle özel röportaj yapmak istiyorum’’...
‘’Neden olmasın’’ diyor Cumhurbaşkanı Gül.

Türkiye’de adam yerine konmayan intermet habercilerine Cumhurbaşkanı özel röportaj verecek. İşte bu büyük haber. Belki de, internet habercileri için bir dönüm noktası.
Ama, Cumhurbaşkanı Gül şaşkın. Kendisi için olması gereken, bizler için büyük onur. Özel röportaj isteğinin olumlu karşılanmasına inanmakta zorlandığımı görüyor Cumhurbaşkanı ve beni ve bizleri rahatlatmak için, ‘’Kadir Bey, röportaj isteğinize ‘olur’dedim, ama hala inanmıyorsunuz’’.

Aklıma, Fenerbahçe-Trabzonspor maçı öncesi geliyor. Tüm Fenerbahçeliler, maç oynanmadan kendilerini şampiyon ilan edip, kutlamalara başlamıştı bile. Ama ne oldu?
Gülüyor Cumhurbaşkanı Gül.

‘’Biz kupayı almadan, şampiyonluğa inanmayız’’ diyorum. Haksız olmadığımı Gül de biliyor. Yasası olmayan, çalışanlarını 212 sayılı Basın iş Kanunu’na göre çalıştıramayan, Cumhurbaşkanı, Başbakanı takip etmek için akredite olamayan, maçlara bile alınmayan internet habercilerinin bu inanma zafiyetini, sonunda makul karşılıyor Cumhurbaşkanı.
20 dakika denilen görüşmede, 1 saati aşmıştık. Cumhurbaşkanı Gül’ün Basın Danışmanı Ahmet Sever’in kulağına eğilip, ‘’Süre dolmadı mı?’’ diye sordum. Ahmet Sever, ‘’çoktan’’ deyince, İnternet Medyası Derneği Başkanı Hadi Özışık’a durumu kaş, göz işaretiyle iletmek istiyorum ama beceremiyorum. Hadi’nin gözü beni görmüyor. Nasıl görsün ki, o, internet habercilerini devletin zirvesine taşımanın sarhoşluğunda.

Paylaş :