Kozinoğlu ölüme böyle gitti

MİT'çi Kozinoğlu'nun koğuş arkadaşı Yıldırım, mahkemeye gönderdiği dilekçede, Kozinoğlu'nun yaşamını yitirdiği günü anlattı ve tutuklu Atilla Uğur'un durumuna dikkat çekti.

Kozinoğlu ölüme böyle gitti
17 Kasım 2011 Perşembe 18:53 tarihinde eklendi, 1.041 kez okundu.

 

Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nde rahatsızlanarak hayatını kaybeden MİT'çi Kaşif Kozinoğlu'nun koğuş arkadaşı, İkinci Ergenekon davasının duruşmasına bir dilekçe yolladı.
 
Hasan Ataman Yıldırım, Kozinoğlu'nun öldüğü güne ilişkin bilgiler verdiği dilekçesinde, "Bizler burada ölümü bekliyoruz" ifadesini kullandı.
 
Yıldırım, bir diğer koğuş arkadaşı emekli albay Atilla Uğur'un sağlık durumunun iyi olmadığını ve öldürülme korkusu yaşadığı belirterek, "Koğuşta ikinci bir ölüm istemiyorum" dedi.
 
Hasan Ataman Yıldırım'ın, İkinci 'Ergenekon' davasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmasına gönderdiği dilekçesi avukatı aracılığıyla basın mensuplarına dağıtıldı.
 
Yıldıırm, Silivri Cezaevinde rahatsızlanan ve daha sonra hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu ve davanın sanığı emekli Albay Atilla Uğur ile aynı koğuşta kaldıklarını hatırlatarak, şunları ifade etti:
 
"Kaşif Kozinoğlu, geçen hafta hasta olan Atilla Uğur için sabah saat 06.30'a kadar koğuşta nöbet tuttu. 'Atilla'yı kalp krizinden kaybedebiliriz' diye düşünüyorduk. Kaşif, o gün 15.45'te uyandı. Avluda beraber 16.15'ten itibaren yürüdük. Ben 30 dakika, Kozinoğlu ise 60 dakika yürüdü. Sonra koğuştaki odasına çıkıp 45 dakika kadar spor yaptı. Ben bu sporu bana göre ağır spor olarak değerlendirdim. Ancak bu şekilde yürüyüş ve sporu düzenli olarak yapmaktaydı."
 
"SEDYEYE BİNMEK İSTEMEDİ" 
Dilekçesinde, Kozinoğlu'nun spordan sonra duş aldığını anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
 
"Kozinoğlu, ağrısı olunca saat 18.15'te Atilla'nın odasına gelerek yardım istedi. Kaşif'in odasına geçildi. Göğsünde şiddetli ağrı vardı. Tansiyonu 12.7/20.5 olarak ölçüldü ve 18.17'de acil butonuna basıldı. Dil altı hapı verildi. 18.35 civarı görevlilerin getirdiği sedyeye binmek istemedi ve hatta 19 basamaklı merdiveni kendi inmek istedi. Fakat görevli memurlarca, sedyeyle merdivenlerden indirilerek, bilinci açık ve konuşur durumda koğuştan ayrıldı.
 
"OLMASI GEREKEN DOKTOR YOKTU" 
Daha sonra öğrendiğimize göre, mahkum kabul kısmında bilinci açık, nabız atar ve konuşur durumda bekledi. 112 acil, yaklaşık 18.50'de geldi ve ambulansla Silivri Devlet Hastanesine götürüldü. Ancak ambulansta olması gereken doktor yoktu. Teknisyenler müdahale etmişler. TEM yolunda giderken başka bir ambulans ile temas edilip, TEM çıkışına gelen diğer ambulans doktoru ile birleşerek Silivri Devlet Hastanesine varıldığı zaman 19.15'te vefat etmişti."
 
"BURADA ÖLÜMÜ BEKLİYORUZ" 
Yıldırım, dilekçesinde, "Kozinoğlu, ilk ağrının gelmesinden ancak 1 saat sonra hastaneye ulaştırılmıştır. Cezaevi kampüsünde şu şartlarda bütün tutuklular için bu durum aynıdır. Bizler burada ölümü bekliyoruz" ifadesini kullandı.
 
"ATİLLA UĞUR'UN DURUMU İYİ DEĞİL" 
Dilekçesinde, koğuş arkadaşı emekli Albay Atilla Uğur'un sağlık durumunun Kozinoğlu'nun ölümünden iki gün önce kötü olduğunu belirten Yıldırım, Uğur'un, "Öcalan'ı nasıl sorguladım" adlı bir kitap yazdıktan sonra tehditler aldığını öne sürdü.
 
Yıldırım, dilekçesinde, "(Atilla Uğur) Terör örgütlerinin hedefi halindedir. Bu gerekçeyle kendisi GATA Askeri Hastanesine gitmek istiyor. Sivil devlet ve üniversite hastanelerinde aralarına karışacak terör mensuplarınca doktor, hemşire kılığında iğneyle öldürülmesi mümkündür" şeklinde beyanda bulundu.
 
"İKİNCİ BİR ÖLÜM İSTEMİYORUM" 
Dilekçesinde, Atilla Uğur'un, Kozinoğlu'nun ölümünden sonra kesinlikle Silivri Devlet Hastanesine gitmeyi kabul etmediğini kaydeden Yıldırım, "Silivri Devlet Hastanesinde ölmek yerine koğuşta ölmeyi tercih ediyor. Her gün gözümün önünde eriyor. Ben Atilla Albayı Çapa'ya gitmeye ikna ettim. Kendisinin Çapa'ya sevki için mahkemeden talepte bulunuyorum. Koğuşta ikinci bir ölüm istemiyorum" ifadesini kullandı.
 
Mahkeme heyetinin, Yıldırım'ın dilekçesini cezaevi yönetimine gönderdiği öğrenildi.

NTV