Yeni Şafak yazarından ilginç iddia

Yeni Şafak yazarı Cem Küçük, bugün köşesinde ilginç bir iddiaya yer verdi.

Yeni Şafak yazarından ilginç iddia
30 Aralık 2013 Pazartesi 09:34 tarihinde eklendi.
17 Aralık'ta başlayan Türkiye'yi sarsan operasyonla ilgili bir yeni iddia da Yeni Şafak yazarı Cem Küçük'ten geldi. Küçük, ilerleyen günlerde iki yeni operasyonun daha olabileceğini iddia etti.Küçük'e göre şu an yaşanan olayların üç ayağı var.
 
İŞTE O YAZI:
 
Şu an yaşadığımız darbe projesinin üç ayağı var. Birincisi dış istihbarat örgütleri boyutudur. Bu örgütler devlete yerleşmiş malum yapılanmayı taşeron olarak kullanmaktadır. İkincisi bu taşeron yapı boyutudur. Yani Emniyet-Yargı cuntası boyutu. Üçüncü ayak ise Emniyet-Yargı cuntasının medya örgütlenmesidir.
 
MEDYA SUÇ İŞLİYOR
 
Öncelikle bu medya ayağına dahil olanların de suç işlemekte olduğunu yeniden söylüyorum. 2937 sayılı malum kanun çok açık. Cuntanın emir ve talimatlarıyla manşet atıyor ve kara propaganda haberleri yapıyorsunuz. Bütün bunlar Başbakanlık Teftiş Kurulu'nda kaydediliyor. Üstelik bu işlediğiniz suçları saklama gereği bile duymuyorsunuz. İsrail ve ABD'deki İsrail lobisi tamamen arkanızda diye Erdoğan'ı devireceğinizi sanıyorsunuz. Yaptığınız bu ülkeye ve bu millete ihanettir. Bütün bu kriminal faaliyetlerinizin yanınıza kâr kalacağını sanıyorsunuz.
 
Yargıdaki esas meseleye gelirsek. Peki bu yargı özellikle HSYK cemaatin kontrolünde mi, değil mi sorusu sürekli gündeme geliyor. Cemaat bunu kabul etmese de yargının cemaat kontrolünde olduğunu kimse inkâr etmiyor. Geçen hafta gazetemiz Yeni Şafak'tan Murat Aksoy'a konuşan Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin bu konuda aynen şöyle dedi:
 
'HSYK'nın cemaatin elinde olup olmadığına dair tartışma artık eski ve ilkel bir tartışmadır ve ciddiyetten yoksundur. Geçmişte de cemaatin HSYK'yı ele geçirdiği bir 'bilgi sorunu' değil bir 'cesaret sorunu' idi. Dolayısıyla sadece cesaret yoluyla söyleyebileceğiniz bir gerçekti. Yoksa zaten cemaatin sadece HSYK'da değil bütün bir yargı alanında egemen olduğunun bilgisi genel olarak herkeste vardı. Bu tür durumlarda yani Orwel'in deyişiyle 'yalanın evrensel egemenliğinin hüküm sürdüğü dönemlerde' sadece doğruyu söylemeniz, bilgiyi tekrar etmenin yeterince devrimci bir eylemdi. Biz de bunu geçmişte yaptık. Geldiğimiz nokta da daha çok kişinin cesaret sahibi olması bizim için sevindirici.'
 
Peki bu yapı tam olarak ne istiyor? 17 Aralık darbesiyle rüşvet ve yolsuzluk adı altında ekonomiye darbe vuruldu. Daha sonra kimilerine göre 30 kimilerine göre 41 kişilik ikinci listeyle milli ne kadar işadamı ve bürokrat varsa alınmak istendi. Bu aşamada meselenin rüşvet ve yolsuzluk olmadığı anlaşılıyor. İşe Başbakan'ın oğlunu katmak ise perde arkasındaki isimlerin ne amaçladığını ortaya koyuyor.
 
İKİ YENİ OPERASYON
 
Kökü dışarıya dayanan bu yapı bugünlerde iki yeni operasyon üzerinde çalışıyor. Birinci çalışmaları iddialara göre İzmir'de yürüyen casusluk davası üzerinden olacak. İzmir'de KOM Şube Müdürü Mehmet Erikoğlu görevden alındı ama casusluk davasına demokrat, sivil birçok isim de dahil edilmiş. Alt kadroların da hazırlık içerisinde olduğu iddia ediliyor. Yeni yılda Ocak ayında düğmeye basılacağı ve AK Parti'ye yakın bazı isimlerin de bu listede olduğu ve gözaltına alınacağı söyleniyor. Suçlu olanı kimse koruyamaz ama kurunun yanında yaşın da yanması kimseyi memnun etmez.
 
İkinci plan ise İstanbul'da. İddialara göre 31 Aralık akşamı nöbetçi hakim listesi yapılmış. Rutin bir uygulama yani. Bu liste söylenenlere göre önemli bir operasyonun habercisi olabilirmiş. Bekleyip göreceğiz.