Youtube'dan sordular, Gül yanıtladı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bedelli askerlikten elde edilecek gelirin genel bütçe içine konulmadan, harcanacağı yerlerin açıkça belirtilmesinin, asker ailelerine fonlardan güçlü yardım yapılmasının dengeli olacağı kanaatinde olduğunu söyledi.

Youtubedan sordular, Gül yanıtladı
01 Aralık 2011 Perşembe 23:51 tarihinde eklendi, 1.079 kez okundu.

Cumhurbaşkanı Gül, "youtube world view" kanalında dünya liderleriyle yapılan söyleşiler kapsamında internet kullanıcılarından yöneltilen ve en çok oy alan soruları yanıtladı. Gül'e sorulan ve 100 bin oy kullanılan 2 bine yakın sorudan en çok oy alan 15 soru yöneltildi. 
    
Gül, bedelli askerlik yasasının ne kadar adil ve demokratik olduğuna ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: 
    
"Bu, çok tartışmalı bir konu yine. Öyle ki bir aile alalım, bir oğlu var, eğer askere gitmediyse böyle bir yasa çıksın istiyor. Oğlu askerdeyse 'bu niye çıkıyor' diyor. Çok tartışmalı bir konu gerçekten. Zor bir konu. O yüzden hükümetlerin işi de kolay değil. Böyle bir yasa çıkıyor, çıkarken vicdani bir rahatsızlık oluşturmaması çok önemli. Bundan gelecek gelirlerin genel bütçe içine konulmadan, harcanacağı yerlerin açıkça belirtilmesi, özellikle de maddi imkanları olmadığı için askere giden ailelere bu fonlardan güçlü yardımların yapılması... Bunun çok dengeli bir şey olacağı kanaatindeyim." 
    
Kadına yönelik şiddete karşı cezaların yeterli olup olmadığı sorusu üzerine Gül, bu konuda herkesin mücadele etmesi gerektiğini söyledi. "Erkeklerin en zayıf, belki de en utanılacak hallerinden birisidir bu" diyen Gül, kadına şiddete karşı en kararlı şekilde durmak gerektiğini belirtti. Kadına yönelik şiddetin toplumu zayıflattığına dikkati çeken Gül, bunun dünyanın her yerinde yaşandığını vurguladı. 
    
Cumhurbaşkanı Gül, "Kürt sorunu konusunda iyi şeyler olacak demiştiniz- Olmadı. Neden olmadı-" sorusu üzerine, şunları söyledi: 
    
"Soruyu soran arkadaşımız elini şöyle bir vicdanına koysun. Aslında iyi şeyler oldu. Tabii ki daha iyi şeyler olsun. 5-10 sene geriye gittiğimizde Kürt meselesi konuşulamazdı, 'Kürt' bile denilemezdi. Sanki tereddüt edilerek konuşulurdu. Bugün televizyonlarda, basında, TBMM'deki tartışmalar bütün tabuların yıkıldığını ve her şeyin rahatlıkla konuşulabildiğini gösteriyor. Yeter ki arkasında şiddet olmasın. Daha iyi şeyler olabilirdi ama samimiyetle ifade etmek isterim ki daha iyi şeylerin olmasından herhalde terör örgütü çok rahatsız oldu. Ben hep şunu söylemişimdir; demokrasi terörü izole eder ve terör örgütlerini de izole eder. Rahatsız oldukları için Kızılay'da, Taksim'de, Bingöl'de saldırılar yaptılar sivil insanlara karşı. Bu iyi şeylerin daha da olmasını önlemek istediler." 
     

Gül, Suudi Arabistan'dan bir kişinin Suriye'de iç savaş çıkması ihtimali ve bunun Türkiye, İran ve Suudi Arabistan'a etkilerinin ne olabileceğiyle ilgili düşüncesini sorması üzerine, "Suriye'de görmek istemeyeceğimiz şeydir bu. Bir ülkede iç savaşın olması, hele etnik ve mezhep temelleri üzerine, bunu hiçbir yerde görmek istemeyiz. Komşumuzda hiç görmek istemeyiz" dedi. 
    
Gül, Türkiye'nin, hiçbir komşusunun iç işine karışmadığını ve bunun temel prensipleri olduğunu belirtti. Küreselleşen dünyada hiçbir ülkenin insan haklarıyla ilgili uygulamalarından dolayı "Bu benim kendi meselem. Buna kimse karışamaz" diyemediğine dikkati çeken Gül, bir ülkedeki insan hakları uygulamaları çok kötüyse uluslararası kuruluşlar, sözleşmeler ve anlaşmaların uyarılarda bulunma hakkı verdiğini söyledi. Gül, Suriye'de tek parti rejimi nedeniyle insan hakları uygulamalarının çok kötü olduğunu ifade ederek, bu çerçevede uyarıların, iyi niyetli düşüncelerin hep paylaşıldığını belirtti. Suriyelilerin korku duvarları yıkılınca barışçı bir şekilde sokağa döküldüğünü dile getiren Gül, "O zaman maalesef Suriye yönetimi vatandaşlarına karşı şiddet kullanıp çok sayıda insan ölmeye başlayınca dünyanın sesi farklı şekilde yükselmeye başladı. Türkiye de bu sese katıldı. Bunu böyle görmek gerekir. Biz başka bir ülkenin iç işine karışmak istemeyiz" dedi. 
     
-Uzun tutukluluktan rahatsızım- 
     
Tutukluluk süreleriyle ilgili olarak yasama organının düzenleme yapması için daha aktif rol almayı düşünüp düşünmediği de sorulan Gül, uzun tutukluluk sürelerinden rahatsız olduğunu yineledi. 
    
Bu konudaki rolünün çağrıda bulunmak ve bu konuda konuşma yapmak olabileceğini dile getiren Gül, daha önce de çağrıda bulunduğunu anımsattı. Gül, "Uzun tutukluluk süreleri cezalandırmaya dönüşüyor ve bundan gerçekten rahatsız oluyorum. Onun için yargılama sürecinin süratlendirilmesi, bununla ilgili bütün imkanların toparlanıp bunların gecikmemesi gerekir ve bir an önce insanların varsa hatası ortaya çıkması, yoksa serbest olması gerekir. Bu çağrımı tekrarlıyorum" dedi. 
    
Basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili konulardaki cezaların da tutukluluk sürelerinin de kendisini rahatsız ettiğini paylaştığına değinen Cumhurbaşkanı Gül, bu durumun Türkiye'nin reformist sürecini gölgeleyici bir hal aldığına dikkati çekti. Gül, TBMM'nin gerekli çalışmaları yapmasıyla ilgili çağrısını tekrarladığını ifade etti. 
    
Cumhurbaşkanı Gül, toplum içinde türbanlı olanlarla olmayanlar arasında ayrım olup olmadığına ilişkin soruya, şu yanıtı verdi: 
    
"Toplum içerisinde, halk içerisinde böyle bir sıkıntı yoktu. Örtülü bir kızla örtüsüz bir kız el ele dolaşıyor, üniversitede sandviçlerini bölüşüyorlardı ama ne yazık ki bu, sistem içerisinde, resmi atmosferde sıkıntılar oluşturuyordu ve halkın o barışık hali yukarı tam yansımıyordu. Bununla ilgili de bu noksanlıkların ve yanlışların giderek gittiğini görüyoruz. İnanıyorum ki herkes çok daha büyük özgüven içinde olacaktır. Ben bu ülkenin vatandaşı olan hiç kimsenin ne olursa olsun, hangi konuyla ilgili olursa olsun ifadesi, düşüncesi, inançlarından dolayı buranın kendisinin öz yurdu olduğu intibaını unutmamasını isterim. 'Burası benim öz vatanım mı öz yurdum mu- Ben sıkıntıdayım' hissiyatına hiç kimsenin kapılmasını istemem doğrusu. O bakımdan bu tip aksaklıkların gerek ifade, gerek inanç, gerek başka alandaki kültürel sıkıntıların demokratik standartlarımızı yükselterek giderildiği ve giderileceği kanaatindeyim."